2 Mayıs 2006 Salı

Bafra Tarihi-VI



20.YÜZYILDA BAFRA

1- İLK DÖNEMLER

1870 Salname kayıtlarına göre o tarihlerde azınlığı teşkil eden gayri-müslimler bir hayli kalabalık sayılırdı.Bunlar Osmanlı idaresinin kendilerine tanıdığı mal, can ve inanç hürriyetinden yeterince istifa ederek , devamlı harp neticesi ekonomik yönden zayıflayan Türk halkının aksine iktisaden gelişme fırsatı bulmuşlardır.

 Diğer taraftan IV. .Murat zamanında yasaklanan fakat kontrolünün güç olması sebebiyle kaçak ve az da olsa yetiştirilen tütün, 19.yüzyılın sonlarında iktisadi yöntem önem kazanınca, bölge yabancı etnik grupların gücüne mahruz kaldı.

Rum ve Ermeni tüccarla türedi. Tütün işletmelerini bir süre için ellerine aldılar.

Onların nüfusunun artma istidadı göstermesi karşısında Kafkas mücadelesi ve 1876 harplerinden sonra bölgeye Türk halkı yerleştirildi ise de durum değişmedi. Netice itibariyle Balkan Harbi sırasında çevrenin bütün ekonomik ve iktisadi üstünlüğü Rumlara geçmiş, baskı unsuru oluşturmuşlardır.

Çok geçmeden de Müslüman halkı manen ve maddetten ezmeye başladılar.

Rumlar gayet planlı hareket ediyorlardı. 1840 yılında itibaren Anadolu'nun Karadenizin havzasında eski Yunanlılığın ihyasını hedef alan PONTUS RUM Devleti idealini gerçekleştirmeyi tasarlıyorlardı. Bir takım vaadetlerle kandırılan Ermeniler de ellerinden geldiğince onlara yardımcı oluyordu.

İlk zamanlarda yerli halka şirin görünmeye çalıştılar. Bu hususta bilhassa tüccarları, başarılı oldular. Verdikleri uzun vadeli ve az faizli kredilerle yerli tüccarlardan daha fazla sempati topladılar. Yerli halkı fena yerden ve onların haberi olmadan avlamışlardır.Zira Rum tüccarları kazandıkları bütün paraları İstanbul'daki Patrikhaneye gönderiyorlardı.

Nüfus çoğunluğunu sağlayıncaya en büyük darbeyi vurmak için hızla silhlanmaya başladılar. Silahlar İstanbul'daki Rum patrikhanesi ve Yunan Konsolosluğu'ndan geliyordu.

Rum patrikhanesinde MAVRİ MİRA isminde bir heyet teşekkül etmişti. Talimatı doğrudan doğruya Yunan Devlet Başkanı VENİZELOS 'tan alan bu teşkilatın başkanlığını, Patrik vekili DRETEOS, üyeliklerini ise ATENA GORAS, Enez Metropoliti, Yunan Kaymakamı Girit li KATEKHAKİS, KATELOPULOS, DİPATİMAS, AYİNPA, PALİMİTİS ve SİYARİ ismindeki kişiler teşkil ediyordu.

Ermeni Patriği ZAVEN EFENDİ de çok geçmeden bu heyetin maşası olmuştu.

Kağıt üzerinde insani davranışları geliştirmeyi kararlaştıran Mavri Miran'nın esas gizli amacı;

Yukarıda da kısaca belirtildiği gibi, PONTUS RUM DEVLETİ fikrini Karadeniz sahillerinde kalan Rum köylerindeki gençlere aşılamak , onları silahlandırarak eğitmekti.

Bafra ve çevresindeki Rum köyleri adeta bir silah deposu haline gelmişti.Kendilerine gerekli bütün direktifleri ise Amasya, Samsun ve havalisi Rum Metropoliti YERMANOS veriyordu.

Osmanlı Devleti'nin o zamanlarda içinde bulunduğu acıklı hal, Durumun rehavetini daha da arttrıyordu.
     
Bir zamanlar üç kıt aya hükmeden şanlı kudretli ve haşmetli imparatorluğun bir çok sebeplerle geçildiği maddi ve manevi depremin sarsıntıları Bafra daki yerli halkı da etkilemişti.

Koca imparatorluğun çöküşünde ileri gelen çatırtılar Müslüman Türk vatandaşlarını sonsuz üzüntüye boğarken, Ermeni ve Rum ahaliyi sevinçten çılgına çeviriyordu. Öyle ki çok geçmeden onlar da ; İstanbul dan sağladıkları silahlarla , Müslüman halkın üzerine sık sık baskın yaparak şiddetli, vahşet arz eden bir soy-kırımına giriştiler. Çoluk-çocuk , genç ihtiyar demeden hatta kundaktaki çocuğa kadar varan kanlı bir katliama başladılar. Kalplerinden insanlık duygusu çıkmış yerine barbarlık duygusu yerleşmişti. "Barbar" diye iftiralarda bulundukları Müslüman Türk İnsanına karşı asıl barbarlağı kendileri sergiliyordu.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder