Makale : Yüksel ŞEN
Emekli Bankacı - Gazeteci - Şair ve Yazar
Değerli ÇAĞRI okuyucuları;
Hepimizin malûmları olduğu üzere çok eski bir geçmişe
sahip olan güzel Ünye'mizde, tarih boyunca pek çok millete mensup insan
toplulukları yaşamıştır. İşte bunlardan biri de Dünya'nın en cesur, en güçlü
savaşan kadınları olarak kabul edilen AMAZONLAR'dır.
Tarihin babası HEREDOT, başta Karadeniz olmak üzere,
bütün Anadolu'yu, Akdeniz kıyılarını, Yunanistan'ı, Mısır'ı, Arabistan'ı,
Sicilya'yı yani o zamanın bilinen Dünya'sını en ücra sınırlarına kadar gezmiş,
seyahatleri esnasında gözlemlerini not ederek ünlü tarihini yazmışlar.
Türk Edebiyat Dünyası'nın HALİKARNAS BALIKÇISI
olarak tanıdığı Cevat Şakir KABAAĞAÇLI da HEREDOT'un verdiği bilgilerin ışığı
altında, ANADOLU EFSANELERİ isimli yapıtını kaleme almıştır.
Sayın yazar, bu değerli eserinde Amazonlar'la
ilgili olarak şöyle diyor :
"Anadolu'nun Kuzey Doğu'sunda seyahate
çıkıyoruz. O yerlerde Anadolu'nun efsanevî halkından yurttaşlarımız AMAZONLAR
oturuyorlardı.
Thermodon Nehri'nin Karadeniz'e döküldüğü noktada
vaktiyle yükselmiş olan Themyscira (Temissira) şehri onların başkenti olarak
bildirilir. Thermodon Nehri ya Fatsa'da veyahut Ordu'da Karadeniz'e akan nehir
veya derelerin biriydi.
Temissira, bu taktirde bugünkü Fatsa ve Ordu
şehirlerinin bulunduğu yerde veyahut onların civarında idi. Başlangıçta oraları
Hitit İmparatorluğu'nun göbeği iken sonraları, Hellenik, Hellenistik ve Roma
Devri'nde Pontos olarak adlandırıldı.
Amazonlar'ın
Anadolu için büyük ehemmiyeti vardır. Çünkü İzmir'in, Efes'in ve Anadolu
kıyısındaki daha bir çok şehrin ilk önce Amazonlar tarafından kurulduğu ısrarla
iddia edilmekte; hattâ İzmir, Efes, Mirina, Girinya, Kime kelimelerinin de bu
şehirleri kuran Amazonlar'ın adları olduğu ileri sürülmektedir.
Eski Yunanlılar tarafından kat'i suretle inanılan
ve onlarca millî bir mahiyet almış olan menkıbelerin arasında hiçbiri
Amazonlar'a ait olanlar kadar meraklı değildir. Amazonlar Anadolu'da yaşamış
olan savaşçı kadınlardı. Çok güçlü, kuvvetli ve cesur, hattâ eski Yunanistan'ın
en büyük efsanevî kahramanlarına denk muharipler idiler.
Filozof
Eflâtun ve İzokrat Amazonlar'ın Yunanistan ve hattâ Atina'ya akın etmiş
olduklarını kat'i bir tarihî hakikat olarak kabul ilân ederler. İsa'dan önce
dördüncü yüzyılda yaşamış olan o büyük dimağlar öyle kolay kolay mitolojik
efsanelere inanacak zekâlardan değildiler. Amazonlar hakkında söylenen
hikâyeler İsa'dan önce yirminci yüzyıldan onikinci yüzyıla kadar geçen sekizyüz
yıla aittir..."
Terme Çayı (Thermodon R.)
"Ünlü
İspanyol Kâşifi Orellana Güney Amerika'da savaşçı kadınlara rast geldiğinden
dolayı, Maranon Nehri'ne AMAZON adını münasip görmüştü."
Gerek Heredot'un ve gerekse Amasyalı STRABON'un
yazılarından anlaşıldığına göre Fatsa, Ordu ve çevresinde oturan Amazonlar'ın
muhtemelen Ünye'de de yerleşik oldukları aşikârdır.
Amazonlar'ın yerleşmiş olduğu alanlar kaynaklarda
Karadeniz kıyıları olarak tanımlanmaktadır. Özellikle Thermodon (Terme Çayı)
kıyısında Themiscyra kentini kurmuş oldukları bilinmektedir. Themiscyra kentinin Terme ile Ordu arasında
olduğu sanılmaktadır. Birçok efsanede adları geçen Amazonlar sadece kadınlardan
oluşan bir topluluktu; savaşmayı çok seven ve savaşçı olarak ün yapmışlardı.
(Samsun ve Çevresi Turizm Envanteri, Sayfa : 87).
Zira, Mayıs/1974'de yayımlanan "BİZİM
BOLAMAN" Dergisi'nin 1'inci sayısında, Sayın Orhan Naim HAZİNEDAR
"KENTLERİMİZ - KÖYLERİMİZ - BOLAMAN" başlıklı yazısında AMAZONLAR'a
da değinmiştir.
- Eski ÜNYE limanının, Karadeniz'in Hamburg'u diye
isim yaptığını,
- Kentin, tarihte Oney, Onea, Oeneo, Ünyüs gibi
isimlerle anıldığını; bu isimlerden Ünyüs'ün Yunanca "iyi san'at"
manâsına geldiğini,
- Farnak II Devri'nde Ordu ili toprakları, bilhassa
Fatsa civarı önem kazanmıştı. Fatsa'nın bugünkü Hükûmet Binası'nın olduğu
yerde, Fanizan adındaki kızı için Farnak II tarafından bir şato inşa
ettirilmiştir.
Bu binadan dolayısı semte, dolayısıyla Fatsa'ya
Fanizan adı verilmişti. Daha sonraki yüzyıllarda bu yer Fanise, Fanisan, Pytan,
Façe ve Fatsa adıyla anılmıştır. Ayrıca kentin Side olarak da bilindiğini,
- Vilâyetimiz Ordu'nun yerleşim yeri "Bayramlı
Kasabası, civarın sayılı derebeylerinden Gedikalioğulları ile Alaybeyoğulları
tarafından müşterek olarak işgal edilir. Halbuki ise, o tarihe kadar
Bayramlı'da sözü geçen aileler Felekoğulları ile Uzunömeroğulları'dır.
Bu aileler, işgal olayını kan dökmeden tatlıya
bağlamak isterler. Karşılıklı konuşmaya karar verilir. Alaybeyoğulları'ndan
İbiş Ağa adlı biri, Felekoğlu'nu tuzağa düşürerek ve şişleterek öldürür;
ardından bütün Felekoğlu ailesinin fertlerini (2 çocuk hariç) öldürmeyi
başarır.
Bayramlı bölgesinde büyük bir huzursuzluk baş
gösterir. Durum, Trabzon vasıtasıyla Padişah'a intikal ettirilir. Padişah,
Ünye'de bulunan Osman Paşa'ya emir verir; Osman Paşa, gözü pek kumandanlarından
ve aslen Ünyeli olan GENÇALİOĞLU adlı bir subayını askerleriyle Bayramlı'ya
gönderir.
Gençalioğlu, sert hareket eder; İbiş Ağa'yı ele
geçirerek kafasını keser. Gedikoğlu, bütün ailesi ve yakınlarıyla birlikte
Suşehri'ne kaçar. Gençalioğlu huzuru sağlar. Ordusu ile tekrar Ünye'ye döner.
Gençalioğlu'nun askerleri Bucak yakınında, bugünkü
şehrin olduğu yerde konakladığı için, bu ordugâha gidip gelmelerden dolayı,
bulundukları yere ORDU adının verildiğini",
- Orta Mahalle'de bugünkü Merkez Ortaokulu
bahçesinde bir Rum Kilisesi'nin bulunduğunu; 1873 yılında yapılan bu kilisenin
Çan Kulesi'ndeki çanın, İstiklâl Harbi'nde faal rol oynayan, Yunan ve Pontos
düşmanı Giresunlu Topal Osman Ağa ve arkadaşları tarafından yerle bir
edildiğini,
Solda : Ortamektep (Meçhulasker İlkmektebi)
Ortada : Sarnıç ve Merdiveni - Sağda : 1873 Yılında
Yapılıp 1954/55'te Yıkılan Rum Kilisesi
Ünye : Ortamektep Talebesi Beden Terbiyesi Dersinde
- Gene Orta Mahalle'de sadece hanımların alışveriş
etmesine yönelik bir pazar kurulduğunu ve adına Karılar Pazarı dendiğini,
- Çok eski yıllarda kurulmuş olmasına rağmen, bu
pazar yerinin bulunduğu, şimdiki Türbe Sokağı'nın tepeye yakın kesimine ve
musalla taşının bulunduğu mahale, Ünyelilerin halen Karılar Pazarı dediklerini,
Türbe Caddesi
- Bundan 40 - 50 sene evvel bu mahalde, bilhassa
Bayram Günleri'nde halkın eğlencesini temin etmek üzere, şimdiki modern
Lunapark'lara benzer dönme dolaplar kurulduğunu ve bu dolapların insan gücüyle
çalıştırıldığını,
- Değerli arkadaşım, Sayın Refaiddin ŞAHİN'in bir
sohbet sırasında bana anlattığına göre, Ünye'de yetiştirilen ve nefasetine
doyum olmayan o güzelim kirazlara ve bazı armut türlerine ait ilk fidanların
BATUM'dan getirilip, bahçelere dikildiğini,
- Ünye ile ilgili ilk kitabın 1930 yılında
"ÜNYE REHBERİ" adıyla, KELLEROĞLU M. BAHATTİN Bey; ilk mahallî
gazetenin de "GENÇ DEMOKRATLAR" serlevhasıyla 1954 yılında Mahir
KOCAOĞLU, Abdullah TONYALI tarafından çıkarıldığını,
- Bugüne kadar Ünye üzerine yayımlanmış tüm
eserleri, Ankara'da Millî Kütüphane arşivlerinde rahatlıkla bulabileceğinizi, biliyor
musunuz?
Şen ve esen kalınız.
YARARLANDIĞIM
KAYNAKLAR
Anadolu Efsaneleri - Halikarnas Balıkçısı (Cevat
Şakir Kabaağaçlı),
Ordu Tarihi ve 50. Yılda Ordu Şehri (Sıtkı Çebi),
Evliyâ Çelebi Seyahatnamesi,
Renkli Sosyal Bilgiler Ansiklopedisi (Dr. K. Ekrem
Uykucu),
Renkli Ülkü Okul Ansiklopedisi (Güven Yayınları),
Vatan Gazetesi Ordu Özel Sayısı,
Ünye İle İlgili Özel Arşivim.
/Yüksel ŞEN
-----------------------------------------------------------------------------
Yazar : John FREELY
The Redhouse Guide to THE BLACK SEA COAST of TURKEY
TÜRKİYE UYGARLIKLAR REHBERİ
MARMARA ETRAFINDA - KARADENİZ KIYISI
(YKY - 1748, 2. Cilt, 10. Bölüm, 3. Baskı, sh. 113,
2004/İst.)
Terme'ye Themiskyra, Terme Suyu'na Thermodon
denirmiş eskiden. Strabon, Pontos sahilinin bu kesiminin Amazonlar olarak
bilinen efsanevî kadın savaşçılar ırkının memleketi olduğunu belirtiyor
Geographilca adlı eserinin VI. Bölümü'nde :
Bütün yazarlar, Themiskyra ve Thermodon'un
üstündeki ovaların ve onların üstündeki dağların Amazonlara ait olduğundan söz
etmişlerdir. Amazonlar yılın on ayını çift sürmekle, tarım ve hayvancılıkla,
özellikle de at eğitmekle geçirirlerdi, ama en gözü kara olanları ava çıkar,
savaş idmanı yapardı. Sağ ellerini her işi yaparken, özellikle mızrak atarken
rahat kullanabilmeleri için sağ göğüsleri bebekken dağlanırdı. Ok, yay ve hafif
kalkanlar kullanırlar, vahşi hayvan postlarından miğfer, giysi ve kemer
yaparlardı.
Baharda iki
aylığına onları Gagarianlar'dan ayıran komşu dağa çıkarlardı. Yerel gelenek
uyarınca Gagarianlar da aynı yere Amazonlar’la birlikte kurban kesmeye ve soyu
sürdürmek için ilişkiye girmeye giderlerdi, bu işi karanlıkta hangi Amazon denk
gelirse onunla yaparlardı; hamile kaldıktan sonra onları geri gönderirlerdi;
doğan kız çocuklar Amazonlar’ın yanında kalır, erkek çocukları ise yetiştirmek
üzere Gagarianlar alırdı; her Gagarian kendine getirilen çocuğu belirsizlik
yüzünden kendisinin kabul eder ve büyütürdü.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder