OSMAN AĞA VE GİRESUN ALAYININ MİLLİ MÜCADELEDEKİ YERİ (1919-1923)
KONULU YÜKSEK LİSANS TEZİ ÖZETİ
KONULU YÜKSEK LİSANS TEZİ ÖZETİ
Pontus Meselesi, Yunanistan’ın kurulmasıyla birlikte Yunan yayılmacılığının bir gereği olarak ortaya çıkmıştı. Etnik-i Eterya Cemiyeti’nin çalışmaları sonucu, Tanzimattan sonra Karadeniz kıyılarında bir Rum pontus devleti kurulması düşüncesi iyice yerleşmişti. Pontus istekleri, Türkiye’nin Balkan Savaşlarında yenilgisi üzerine yeniden gündeme gelmiştir. Bilhassa Mütareke döneminde Paris Barış Konferansı’nda diplomatik görüşmelerde yerini almıştır.
Pontus Meselesinin gelişmesinde Yunan devlet adamlarından daha çok din adamları ve Rum eşrafının büyük gayret gösterdikleri bilinmektedir. İlk pontus teşkilâtını İnebolu’da, Amerika Rum göçmenlerinden rahip Klematyos kurmuş idi. istanbul Patrikhanesinin direktifleri doğrultusunda işlerini yürüten Samsun metropoliti Yermanos, Trabzon metropoliti Hrisantos ve Giresun metropoliti Lavrentos aynı zamanda Pontuscuların lideri görünümündeydi.
Anadolu’ya henüz Yunan kuvvetleri çıkmadan önce, Giresun’da Rumlar bir takım taşkınlıklara girişmişlerdi. Giresun’da Mavridi kardeşlerin çarşı içindeki bir hanın bodrumundaki mahzende 33 sandık 7-5’lik top mermisi ele geçirilmiştir.
8 Mayıs 1919’da içinde Yunan kızılhaç heyeti bulunan bir Yunan gemisi Giresun iskelesinde demirledi. Taşkışla denilen Rum okuluna Yunan Kızılhaç bayrağı çekildi. Bütün bu olaylar halkı galeyana ve karışıklığa götürüyor ve hiç bir tedbir de alınmıyordu. 5 Haziran’da aynı okula -mavi beyaz renkte- büyük bir Pontus bayrağı asılmıştır.
Mustafa Kemal’in Anadolu’ya geçtiği günlerde Karadeniz bölgesinde kırktan fazla Rum çetesi faaliyet gösteriyordu. Türklerden ise, sadece “tehcir işlerinden dolayı firarda olan” Osman Ağa’nın Giresun’daki çetesi önemli idi. Diğer çetelere göz atarsak, Goloğlu Mehmet Ağa, Ali Ağa, Hacı Velioğlu İdris Ağa, Ayaroğlu Hasan Ağa, Caferoğlu Mustafa Efendi, Giresun’un Ayvasıl köyünden Karaibrahimoğlu Şükrü Ağa ile kardeşi Bahaeddin’in mahiyetinden oluşuyordu.
Trabzon muhafaza-i Hukuk-ı Millîye Cemiyeti kurulduktan sonra Topal Osman ile anlaşmaya karar verdi. Çünkü sadece Topal Osman’da ve adamlarında silah vardı. Topal Osman ile görüşerek Rum çetelerine karşı birlikte mücadele etmek konusunda anlaştılar.
Bir süre sonra Giresun Belediye Başkanı Dizdarzade Eşref Bey hastalığı nedeniyle İstanbul’da bulunurken, sağlık nedeniyle istifa etmesi üzerine bu makama Osman Ağa geçti. 8 Temmuz’da mahiyetiyle birlikte Karahisar’da bulunduğu sırada tehcir suçundan affedildiği kendisine resmen bildirilmiştir.
İzmir’in işgalini protesto etmek amacıyla Trabzon ve Giresun’da mitingler yapıldı. 17 Mayıs’ta çamlı çarşıda düzenlenen toplantının önderliğini Belediye Başkanı Osman Ağa yapıyordu. Mitingde heyecanlı konuşmalar yapıldı; İstanbul Hükümetine Amerikan Cumhurbaşkanı Wilson’a, İngiliz, Fransız ve İtalyan hükümetlerine telgraflar çekildi.
Osman Ağa, Giresun ve çevresindeki gençleri teşkilâtlandırarak Millî Mücâdeleye katılmalarını sağladı. Giresun Askerlik Şubesi Başkanı Avni Alpaslan Bey ve Jandarma Komutanı Hamdi Bey’le anlaşarak başta Giresun olmak üzere Tirebolu, Trabzon, Rize ve Ordu’dan birçok gençin, Ağa’nın kuvvetlerine katılması gerçekleştirildi. 1920 yılında Giresun Gönüllü Taburu oluşturuldu.
1920 yılında Rum çeteleri, özellikle samsun ve çevresinde Rum köylerini denetimleri altında tutarak dışarıdan yapılacak bir müdahaleyi beklemeye başlamışlardı. Yalnızca, Osman Ağa milislerinin nüfusu altında bulunan Giresun ve çevresinde etkili olamıyorlardı. Giresun’un, Karadeniz’de Ankara Hükümetinin önemli bir üssü konumunda bulunması, özellikle silah ve cephanenin çıkarıldığı bir merkez özelliğini taşıması itilaf devletlerinin dikkatini çekiyordu.
Osman Ağa Kasım 1920’de Ankaya’ya gittiği zaman Giresun gazetesi bu haberi “Müdafa-i Millîye Reisimiz Ankara’da” başlığı altında vermişti.
Giresun ve yöresinde herhangi bir faaliyet göstermeyen Rum çeteleri, buna karşılık olarak Samsun kesiminde faaliyetlerini artırmışlardı. Yunanlı Subayların yardımıyla köylerin hakim noktalarına yerleşen çeteler, Sakarya savaşı öncesinde ordunun gerisi için tehlikeli bir durum oluşturmuşlardı. Yunan tarruzu ile harekete geçmek Türk kuvvetlerini arkadan vurup dağıtmak için iyi eğitilmiş ve silahlandırılmış çok kalabalık çeteler teşkil olunmuştur.
İşte Samsun’da asayiş ve huzuru temin için, Osman Ağa’nın komutasındaki 42 nci Piyade Alayından faydalanılmıştı. Alay, 16 Nisan 1921’de Ümit Vapuru ile Samsun’a intikal etmiş ve orada 15.Tümen’den donatılmıştır. Osman Ağa karargahını şehrin içinde Mıntıka Palas oteline yerleştirdi.
Samsun’da sokak çatışmalarına son verilmiş, Pontuscular topluca şehre giremez olmuşlardı. Topal Osman’ın aldığı bazı tedbirler çok defa abartılarak Rumların şikayetlerine sebep olmuştu. Aynı yıl Osman Ağa Koçgiri isyanının bastırılmasında da yer almıştı.
Topal Osman’ın emrindeki gönüllü kuvvetler düzenli orduyla birlikte cephede Yunanlılara karşı da savaşmıştır. 47 nci ve 42 nci Alaylar Osman Ağa ile Hüseyin Avni Bey’in komutasında Ağustos 1921’de Sakarya Cephesine sevkedildi. Hüseyin Avni Bey’in şehit olduğu bu savaşta, özellikle Mangaltepe’de büyük başarılar gösterdiler.
Osman Ağa’nın kişiliği üzerinde bir çok şeyler söylenmiş, bazı hatıralarda bir takım değerlendirmelerde bulunulmuştur. Biz en objektif değerlendirmenin çağdaşı belgelerin ışığında yapılabilirliği inancındayız.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder