2 Mayıs 2006 Salı

Mobil Santral Dosyası-II



Meclis Tutanaklarında Mobil Santral-1
64.Bileşim/13.02.2002-Çarşamba

MUSA UZUNKAYA (Samsun) -  Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Yüce Heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
Sayın Başkanın müsamahasının suiistimal edilmeyeceği düşüncesiyle, eğer zamanımı tecavüz edersem, şimdiden mazeretimi böylece arz etmiş oluyorum.

Değerli arkadaşlar, tabiî, bu hükümet döneminde Samsun sorunları, Türkiye sorunları dediğiniz zaman, 5 dakikayla sınırlanmanın sıkıntısını hepiniz takdir edersiniz. Ülke, esasen, sorunlar yumağıydı; ama, bu hükümetin varlığı sorun olunca, nereyi tutarsanız önünüze bir sorun, çözümsüz problem geliyor.

Bakınız, ben, özellikle, bayram arifesinde esas konuma temas edeceğim. Sayın Enerji Bakanımız da burada; zannediyorum, onu cevaplandırmak, kendisi açısından da gündem çok önemli, mobil santrallarla ilgili; ama, özellikle Samsunlunun -Türkiye genelinde de vardır belki bu problem ama- beklediği bir sorunun çözümüyle alakalı, hükümetten bir talebim, ricam var Samsunlular adına. 2001 yılı doğrudan gelir desteği ödemesi, yani, tarım arazilerine devletin yapması gereken 2001 yılı ödemesi şu ana kadar Samsun'da yapılmamıştır. Vatandaşımıza, hükümetimiz tarafından bir taahhütte bulunuldu -bize söylenen o-Samsun'daki tarım arazilerine, dönüm başına takdir edilen 10 000 000 TL'lik paranın esasen yılbaşından önce ödeneceği söz konusuydu. Müfettişler gönderildi- çok enteresan- rapor detayları üzerinde durdular, raporları bozdular. Karadenizde ve Türkiye'nin birçok yerinde mümkündür. Telaffuz açısından soyadında "b" yerine "t" yazılmış, "d" yerine "t" yazılmış diye bütün isimler altüst edildi, listeler perişan oldu, arazi belirlemesinde ciddî sıkıntılar çekildi, raporlar altüst oldu. Hatta, üzülerek söyleyeyim, bize gelen şikâyetlerde, mısır ekili araziyi teftişe gelen ilgili müfettiş mısırın yerdeki kökünü görüyor, "burayı niye ekmiyorsunuz" diyor. Belli ki, gelen müfettiş, mısırın biçildikten sonra yerde kalan kökünü tanımayacak kadar tarımdan ve araziden uzak birisi. "Arazi ekilmiş" diyor vatandaş; diyor ki: "Hayır; niye burayı ekmediniz?" Böyle de enteresan manzaralar yaşandı; ama, bu hükümetin devri saadetinde böyle müfettişlerin olması da çok doğaldır diye düşünüyorum.

Değerli arkadaşlar sonuç şu: Samsunlu, şu anda, bayram öncesi 16,5 trilyon -elimde raporu var, ilçelerine ait dökümleriyle beraber- bu tarım arazileriyle ilgili doğrudan gelir desteği adına, Dünya Bankasından -artık, nereden geldiyse; zaten, Dünya Bankası veya IMF'den geliyor ne gelirse veya ne gelmeyecekse- bu paranın, bayram öncesi, vatandaşın, hiç olmazsa, Kurban Bayramında kesmeyi umduğu kurbanı için bu paranın verilmesini acilen bekliyor, bu talebini hükümetimize şu bayram arifesinde intikal ettiriyorum. Mutlaka bu sorun çözülsün.

Ayrıca, duyduk ki, deprem bölgesindeki vatandaşlarımıza -doğrudur, haklıdır- pancar paraları önceden ödenmeye çalışılıyor. Bölgemizdeki pancar, tütün fiyatı belirlendi; ama, ücretleri verilmedi. Vatandaşımız gerçekten ciddî bir mağduriyettedir, sıkıntı içindedir. Sayın Malkoç az önce zaten fındığın, tütünün, çayın, bölge ürünlerinin akıbetini beyan etti; akıbeti meçhule giden bir sıkıntı.

Değerli arkadaşlar, esas konum olan, Sayın Bakanımızla da bundan 1-1,5 hafta önce Samsun'da yerelde yapılan bir çalışmada buluştuğumuz, aynı platformda buluştuğumuz bir konuyu kendilerine, gündeme getirmiştik, burada, tartışmayı. Esasen, burada, bu konuya Yüce Mecliste bir çözüm üretilebilmesi konusunda kanaatlerimizi ifade etmek istiyorum. Ben, Ak Parti milletvekili olarak, bu milletin bir vekili olarak, mobil santral veya Türkiye'nin ciddî anlamda enerji probleminin giderilmesi konusunda, samimî niyetli olan, bu problemlerin giderilmesini isteyenlerden farklı bir şey düşünmüyorum; ancak, mobil santrallarla ilgili, ilgili uzmanlardan aldığımız bilgilerde "çağı ve teknolojisi itibariyle geri kalmış üçüncü dünya ülkelerine transfer edilen, Batı'nın gönderdiği birkısım santrallar" deniliyor. Bununla ilgili, daha önce, değişik illerde bunların programlanması düşünülmüş. Mesela, yanlış hatırlamıyorsam, Sayın Bakanımızın memleketi olan Bartın'da da bunun planlanması hesaplanmış, Dalaman'da düşünülmüş, Antalya'da Finike'de düşünülmüş, Cide'de düşünülmüş, hatta bir ara Trabzon düşünülmüş; ama, bütün bu iller infial göstermişler; mobil santralın çevre kirliliği, gürültü kirliliği, kullanabileceği 6 numaralı fuel-oil nedeniyle birkısım atıklarının çevreyi kirleteceği endişesinden dolayı, bu illerde tepki uyandırmış ve illerin çevre örgütleri veya demokratik kitle örgütleri, duyarlı olan kesimleri bu konuda tepkilere...
Değerli arkadaşlar, dolayısıyla, diğer illerin gösterdiği duyarlılığın, Samsun açısından beklenmemesi mümkün değil. Ben, Samsun adına bir duyarlılık burada ortaya koymak istiyorum. Hadise şudur: Hepinizin bildiği gibi, Türkiye'nin iki en büyük nehrinin Karadeniz'e döküldüğü, yani Kızılırmak'ın ve Yeşilırmak'ın denize döküldüğü yer, Samsun bölgesidir ve dolayısıyla, Yeşilırmak'ın da, Kızılırmak'ın ovaları da Türkiye'nin en büyük ovalarıdır; tarım açısından en verimli ovalarıdır. Sayın Bakanımın yine kendi uhdelerinde olan DSİ açısından sulama projeleri yıllardır başladı; bir taraftan sulamanın bitmesini bekliyoruz.

Filhakika, geçmiş yıllarda, 1960'lı yıllarda, büyük bir şanssızlık olarak, Yeşilırmak havzasında, Tekeköy bölgesinde azot ve bakır sanayiinden, Samsun, yatırım olarak, hizmet olarak çok şey görmüş olabilir; ama, kirliliği açısından çok büyük sıkıntılar çekti.

Şimdi, duyuyoruz ki... Elimizde raporlar var. Bakınız, Samsun basını, bu konuda ciddî bir infiali, toplumsal tepkiyi dile getiriyor. Ben, burada, bunları tek tek gösterecek değilim; ama, Sayın Bakanımız arzu ederlerse, kendilerine takdim ederim. Samsun Ticaret ve Sanayi Odasının, SAMSEV'in ve diğer üniversitedeki kuruluşların yaptığı çalışmalar, bunun sağlıklı olmadığını ortaya koyuyor; ama, Bakanımız ihaleyi vermiş.

Şu anda elimizdeki raporlara göre, azot sanayii bölgesinde bu tesis başlatıldı, ihalesi verildi, müteahhitler işe başladı; ama, inanıyorum ki, bir kere, bakanlığımızın bu konuda hatası şudur: Önceden, toplumu bu konuda bilgilendirme, kamuoyu oluşturma ve kamuya bunu benimsetme açısından ciddî bir ön çalışma yapılmamıştır; yani, toplum bunu benimseyememiş, doğruluğunu veya yanlışlığını tartışma fırsatı bulmadan ihale yapılmış -ihalenin yapılma tarihi de burada- üç tane firma almış, işe başlamış. Azottan ve bakırdan ziyadesiyle musdar olan, mustarip olan Samsunlu... Yani, Hoca Nasrettin'in, Timur'un filini almak için gitmesi gibi, arkadan bir fil takılmış...

Azottan ve bakırdan bugüne kadar yığınla tazminat ödemiştir bakanlık oradaki müstahsile; çünkü, çevre kirliliği yaptı, sağlık açından, tarım açısından. Şimdi de bunun yeni bir kirliliğini, yani, bir bakıma, çorbadan ağzı yanan vatandaşımız yoğurdu üfleyerek içmek istiyor. Bu konuda, Sayın Bakanımızın, halkın, toplumun ciddî anlamda duyduğu endişe ve infiali giderecek açıklama yapmasını ve diğer illerde olduğu gibi...


ENERJİ VE TABİÎ KAYNAKLAR BAKANI ZEKİ ÇAKAN (Bartın)
 Sayın Başkan, değerli arkadaşlarım; Samsun Milletvekilimiz Musa Uzunkaya'nın gündemdışı konuşmasına cevap vermek üzere huzurlarınızdayım; Yüce Heyetinizi saygıyla selamlıyorum.

Değerli milletvekilleri, bugüne kadar Enerji Bakanlığının ortaya koymuş olduğu, özellikle elektrik üretimiyle ilgili bütün politikalarının doğru olduğunu; fakat, bu projelerin hayata geçirilmesinde zaman zaman bazı aksaklıklara sebebiyet verenlerin, bugün içinde bulunduğumuz enerji sıkıntısına cevap veremediklerini hep birlikte görüyoruz, izliyoruz.

Ben, önce, Sayın Musa Uzunkaya'ya çok teşekkür ediyorum bana açıklama fırsatı verdiği için.

Bugün ülkemizde 28 000 me***** kurulu gücümüz var, 128 milyar kilovat/saat enerji tüketiyoruz. Yaşadığımız son ekonomik kriz nedeniyle enerji tüketiminde yüzde 8 azalma olduğu halde, bugün, enerji arzında zorlanıyoruz. İşte, Enerji Bakanlığının, benden önceki bakanımın ve ondan önceki bakanların yapmış olduğu projeler teker teker yürürlüğe girseydi, bugün, bu sıkıntı çekilmezdi.

Çekilen bu sıkıntıyı nasıl gideriyoruz; evet, çekilen bu sıkıntıyı özellikle termik santrallarımızda dünya ortalamasının üzerine çıkarak gideriyoruz. Dünya ortalaması, termik santrallarda yüzde 70'tir. Biz, termik santrallarımızı yüzde 84 kapasite kullanım faktörüyle çalıştırarak gidermeye çalışıyoruz.
Musa Bey, son olarak, Mavi Akımla ilgili bir şeye değinecekti; ancak, herhalde mikrofon kapandı. Eğer, bugün, İran'dan aldığımız doğalgaz, Mavi Akımdan alacağımız doğalgaz olmasaydı -sizler bu konuyu yakından izliyorsunuz; ama, ben, bizi izleyen vatandaşlarımıza da seslenmek istiyorum- Türkiye'de en az dört veya beş saat enerji kısıtlamasına gidilecekti. Benim mesleğim bu. Ben elektrik mühendisiyim. Mavi Akımdan alınacak gaz, İran doğalgazı 5,1 milyar metreküp. Gebze, Adapazarı ve İzmir doğalgaz santralları bu sene devreye girecek. 3 850 me***** olan bu santrallar devreye girmese, 5,1 milyar metreküp doğalgaz olmasa, Türkiye enerjisiz kalma durumuyla karşı karşıya kalırdı. İşte, o Mavi Akım Projesine imza atanlara, İran doğalgazıyla ilgili imza atanlara, huzurlarınızda, hepinizin adına, vatandaşlarım adına, bırakın milletvekilliğini, bakanlığı, bir Türk vatandaşı olarak teşekkürlerimi, şükranlarımı, saygılarımı sunuyorum.

Değerli arkadaşlarım, enerjiyle ilgili konu açılmışken, özellikle 2002 yılında 5 987 me***** devreye girecek, 2003 yılında 1 055 me***** devreye girecek, 2004 yılında 3 803 me***** devreye girecek, 2005 yılında 2 001 me***** devreye girecek, 2006 yılında 817 me***** devreye girecek. Her zaman, her yerde ve her ortamda söylüyorum, eğer bugünden tedbir almazsak, 817 me***** devreye girecek 2006 yılında bugünden daha fazla sıkıntı çekme durumundayız. İşte bu nedenle, Enerji Piyasası Kurulu oluştu, 4646 sayılı Kanun ve 4628 sayılı Elektrik Piyasası Kanunu çerçevesi içerisinde, Enerji Bakanlığından, bu işler alınıp, Kurula verildi. Kuruldan lisans almak suretiyle serbest piyasada rekabete dayalı üretime başlayacak olan yatırımcılar üretimlerini yapacaklar.

Yine, Samsun'a yapmış olduğum seyahatte, Ticaret Odasının düzenlediği toplantıya katıldım. Sayın milletvekillerimiz de oradaydı. Orada mümkün olduğu kadar açıklamaya çalıştım; ama, detaylı açıklamayı zaman sınırlı olduğu için yapamamıştım. Burada bu santralla ilgili biraz daha detaylı bilgi arz etmek istiyorum:

16.3.1998 tarih ve 98/10826 sayılı Bakanlar Kurulu kararıyla, TEAŞ tarafından tespit edilecek yerlere mobil santralların kiralanması ve hizmet alımı yoluyla işletilmesi yetkisi TEAŞ'a verilmiştir. Bu kapsamda, 100 me***** gücünde, Batman, Bartın, Cide, Finike, Fethiye, Dalaman ve 130 me***** gücünde Kırıkkale mobil santralları için ihaleye çıkılmıştır. Mülkiyeti özel sektöre ait olan bu santralların kiralanarak, hizmet alımı yoluyla işletilmesinden amaç, kamu yatırımlarının finansman teminindeki güçlükler göz önünde bulundurularak acil enerji ihtiyacının en kısa süre içerisinde karşılanmasıdır.

Santrallar beş yıllığına kiralanmış olup, sözleşme süresi sonunda ihtiyaç gerekçelerinin ortadan kalkması halinde üretimlerine son verilmesi veya Elektrik Etüt İdaresi Anonim Şirketliğinin talebi halinde, ihtiyaç duyulan bir başka bölgeye kaydırılması hükmü, şartname ve sözleşmelerinde yer almaktadır. Santrallar, mobil tanımlamasına uygun olarak, her biri 17,5 me***** kurulu güce sahip dizel jeneratör gruplarından oluşmaktadır. Bu nedenle, sözleşmelerinde belirtildiği gibi, ihtiyaç halinde yer değiştirilmesi mümkündür.

Daha önce Bartın ve Dalaman'a konuşlandırılması planlandığı halde, çeşitli nedenlerle kararlaştırılan yerlere tesis edilememiş ve yapılan teknik değerlendirme neticesinde, iki santralın Samsun'da konuşlandırılması karar altına alınmıştır.

Sayın Uzunkaya biraz önce değindi, dedi ki: "Bartın seçim bölgesine de..." Evet, keşke Bartın'a yaptırabilseydik.

Biliyorsunuz, liman içerisinde, denizaltıyla ilgili iki tane mağara var. Bartın Valiliğinin, santralın limanla ilgili sakıncaları olacağı için, santralın buradan başka yere kaydırılması cihetine gidilmiştir. Onu da antrparantez arz etmek isteyim.

Söz konusu teknik değerlendirmede, sistem yüklerinin yoğunluğu, enerji talebi, iletim sisteminin uygunluğu, fiziksel konuşlandırma ve enterkonnekte sisteme bağlantı kolaylığı gibi kriterler baz alınmıştır.

Mobil santral olarak tanımlanan santral, dizel jeneratör grupları ile yardımcı teçhizattan oluşmaktadır. Dizel motorların yeni teknolojileri gereği, verimliliği artırmak amacıyla yakıtın yüksek ısıda yakılmasına bağlı olarak, egzoz gazı, diğer teknolojilere göre daha temizdir. Motorların bu özelliğinden dolayı, birçok Avrupa ülkesinde de, Santrallar, genelde ilave bacagazı arıtma tesisi kurulmadan çalıştırılmaktadır.

Türkiye'de, mevcut yasalara göre, gücü 150 me***** ve üzerinde olan santrallar için ÇED raporu alınması zorunludur. Kurulacak santralların her biri toplam 100 me***** gücünde olmasına rağmen, çevre ve insan sağlığının korunması yönünde gerekli hassasiyet gösterilmiş ve santralın Türk çevre mevzuatına uygun olarak kurulması ve işletilmesi, bacagazı arıtma tesislerinin desox-denox santralla birlikte devreye alınması hususu şarta bağlanmıştır. Firmalarla imzalanan sözleşmeye göre, bacagazı arıtma tesisleri santralla birlikte tamamlanmayan veya işletme safhasında arıtma tesisi çalıştırılmayan santral, kesinlikle devreye alınmayacak ve bu kapsamda, üretilmeyen enerjiden dolayı firmaya ağır para cezaları uygulanacaktır.

Kurulacak arıtma tesisinde, denox için katalizör filtre ve desox için sulandırılmış toz kireçtaşının egzozgazı üzerine püskürtülmesi metodu kullanılmaktadır. Bu şekilde, kimyasal reaksiyonla, bacagazı içerisindeki zararlı maddeler çökertilmekte ve atık olarak sadece alçıtaşı üretilmektedir. Üretilen alçıtaşı, çimento, alçıpan, kartonpiyer vesaire gibi sektörlerde hammadde olarak kullanılmakta ve ekonomik değer taşımaktadır. Bu nedenle, katı atık olarak atılması kesinlikle söz konusu değildir. Çevrimden geri kalan su, tekrar kapalı devre olarak aynı sistemde kullanılmaktadır. Herhangi bir tehlikeli kimyasal madde, filtre sisteminde kesinlikle kullanılmamaktadır. Bacagazının dışında, santral, tamamen kapalı devre çalışmaktadır. Santralın soğutulması, hava fanları ve kapalı devre radyatör sistemi vasıtasıyla yapılacağından, herhangi bir su kaynağına -biraz önce değindiniz- akarsu, göl, deniz, sıcak su veya bir başka yere kimyasal atık verilmesi kesinlikle mümkün değildir.

Santralda kullanılan 6 numara fuel-oil, ithal doğalgaza alternatif, rafinerilerimizin tabiî ürünüdür ve ülke içerisinde başka türlü değerlendirilmeyen ucuz bir yakıttır; kömür gibi, herhangi bir katı atık ve kül çıktısı yoktur. Kimyasal yapısı gereği ortaya çıkan kirletici etkileri de, yukarıda anlatılan denox ve desox arıtma tesisleriyle sorunsuz olarak giderilmektedir. Santralda kullanılan yakıt ve yağ, tamamen kapalı sistemlerde, separatörlerle temizlenmekte olup, separatör atıkları da atık arıtma sistemleriyle tekrar geri kazandırılmaktadır.

Santralın gürültü seviyesinin en aza indirilmesi için, hava emişleri ve egzozlarda kullanılmak üzere, şehir tipi susturucular planlanmıştır. Soğutma fanları, düşük devirli ve olabildiğince sessiz seçilerek, ses yalıtımları yapılmıştır. Dizel grupların olduğu ünitede, maksimum ses izolasyonu sağlayan kaplamalar kullanılacaktır.

Bu santrallar, uluslararası teknik standartlara uygun olarak, yurtdışından sağlanan devlet ihracat kredili kurulmakta olup, söz konusu bu kuruluşlar, kredi vermeden önce, tesisin çevreye zarar verip vermediğini araştırmakta ve buna göre kredi onayı vermektedirler. Bu konu, çevre açısından ayrı bir güvence teşkil etmektedir.

Bütün bu sayılan hususların yanında, söz konusu tesisler, Türk çevre mevzuatında tanımlanan yaptırımların uygulanması konusunda, mevzuatta adı geçen denetim mercilerinin denetimine açıktır.
Yüce Heyetinize saygıyla arz ediyorum

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder