2 Ocak 2007 Salı

Samsun'da Atatürk'e Suikast Teşebbüsü

Kara Statis(soldaki) Atatürk'ü vurmak isteyen çetecilerle bağlantı kuran adamdı. 

19 MAYIS 1919'DA YUNANLILARIN KIŞKIRTTIĞI RUMLAR
SAMSUN'DA ATATÜRK'E SUİKAST TEŞEBBÜSÜNDE BULUNMUŞLARDI

Türk İnsanını dünyaya kanlı katiller gibi tanıtarak Türk Devletini parçalamak için ittifak kuran, Yunanlılar, dış ülkelerde yaşayan Ermeniler, Kıbrıslı Rumlar ve onlara yeni katılan ayrılıkçı Kürtler'den oluşan "Melanet İttifakı" şu günlerde üslendikleri ABD'nde, Türkiye'ye karşı "Kin ve Nefretlerini" yalanlar üreterek kusuyorlar.

Sözde "Pontus", "Ermeni", "Kürt", "Anadolu Rumları" ve "Kıbrıs Rumları"nın soykırımı iddialarını ve uydurdukları daha başka hayali soykırımları, Osmanlı İmparatorluğuna ve dolayısıyla modern Türkiye Cumhuriyeti ile Türk insanına yüklemeye ve dünyayı bu yalanlarına inandırmaya çalışıyorlar.

Osmanlı İmparatorluğu’nun hızla çökmekte olduğu, 20. yüzyılın ilk bölümünde, Yunanistan'ın Samsun'a yolladığı subaylarına kurdurttuğu 40 kadar çete; Türk köylülerini soydu, yaşlı, kadın ve çocuk ayırımı yapmaksızın on binlerce Türkü kendi vatanlarında, kendi topraklarında hunharca katletti.

Hatta bu çeteler o zaman Samsun'a ayak basan Mustafa Kemal'e karşı bir de başarısız suikast girişiminde bulundular.

Karadeniz Rum kökenli Araştırmacı yazar Hristos Samuelidis, "Karadeniz" adlı kitabından aldığımız aşağıdaki bölümler, PONTUS gerçeğini Rum çetelerinin gizli ve açık faaliyetlerini çok açık bir şekilde gözler önüne seriyor.

Rum kökenli Yunanlı yazar kitabında bakın neler yazıyor:
"Mustafa Kemal Anadolu'da örgütlenmeye başlayınca; PONTUS'lu gençlerin Türklere karşı savaşmak için Yunanistan'ın onlara irtibat subayı olarak yolladığı Pontus kökenli Üsteğmen Karaiskos, Yunanistan'dan acele olarak silah ve cephane gönderilmesini istedi. Atina'dan kısa süre sonra gelen gizli bir mesajda bol miktarda silah ve cephanenin bir gemiye yüklendiği ve geminin Samsun'a doğru yola çıktığı bildiriliyordu. Yunanlı İstihbarat subayı Karaiskos, Samsun'da Kızılhaç temsilcisi örtüsü altında faaliyetlerini gizliyordu."

"Müttefikler, yenilgiye uğramış Türkiye'yi, en sonunda, parçalamaya ve paylaşmaya karar vermişlerdi. Yunanlılar paylarına düşen İzmir'i işgal etmek için gerekli emri almışlardı. Yunan askerinin İzmir'e çıktığı duyumları Samsun'da yayılmıştı. Bu arada, Türkler korku içinde, kirpiler gibi toplaşarak ölümcül darbenin gelmesini bekliyorlardı. Rumlar ise çok sevinçliydiler. Kurtuluş zamanları yaklaşıyor diye düşünüyorlardı. Şehrin ve civar köylerin Rumları gözleri Kara Deniz'in açıklarına dikilmiş vaziyette hasretle mavi beyaz bayraklarla donatılmış Yunan savaş gemilerinin gelmelerini bekliyorlardı. Ancak, boşuna bekliyorlardı. Samsun limanına gele gele, çirkin bir ticari vapur gelmişti. İçinden ise ülkesinin tarih akışını değiştirecek sert ve kanlı bir savaşı başlatmayı kendine amaç edinmiş, ırkımız (Rumlar) için ölümcül bir tehlike teşkil eden insan çıkmıştı."

19 Mayıs 1919 tarihinde Mustafa Kemal Paşa Samsun'a ayak bastığında, Rumların psikolojik durumu böyleydi. Mustafa Kemal Paşayı coşkulu bir şekilde karşılayan Türk halkının sesi tüm şehirde yankılanıyordu. Mustafa Kemal Paşa'nın Samsun'a geldiği sırada, şehrin Rumları birşeyden habersiz işlerinin başlarındaydılar.

"Tütün Tüccarı Pantzou Dimitriadis'in oğlu Stathios Dimitriadis de o sırada babasının muhasebe işleriyle uğraşıyordu. Coşkulu sesler kullağına geldiğinde şaşkın bir şekilde babasına neler olduğunu sordu. Neler olup bittiğini anlayamayan babası "Türkler galiba" dedi.

Bu arada dükkanlarının yakınındaki bir otele doğru yürüyen kalabalığın sesi daha da güçlü bir şekilde duyulmaya başlayınca, Stathios dükkandan fırlayıp kalabalığın olduğu yere giderek orada bir Türk'e, gelen misafirin kim olduğunu sordu. Türk, ona, vapurla Mustafa Kemal isimli bir paşanın geldiğini söyledi.

Dükkana dönen Stathios Kapıları ve pencereleri kapatarak üst kata çıktı ve camdan olup biteni izlemeye koyuldu.

İkinci gece, Samsunlu Rumlar Teşkilatı'na çalışan Stathios, Teşkilatın başı olan Kaptan Stilo Komidis'e Mustafa Kemal Paşa'nın Samsundan ayrılış tarihini bildirdi. Kaptan Stilo hiç vakit kaybetmeden Türk lidere karşı düzenlenecek suikast girişimi ile ilgili hazırlıklara başladı.

Üçüncü gece, Kaptan Stilo, yirmi seçme delikanlıyla beraber, Mustafa Kemal'in geçeceği yol olan Samsun-Kavak yolunun ortalarındaki bir noktada pusu kurdu. Adamlarını yerleştiren Kaptan Stilo, Stathio ile beraber yolun kenarında gizlenerek beklemeye koyuldu.

Güneş doğduktan üç saat sonra beş atlı tarafından korunan üstü açık bir araba göründü. Stathios gözlerini iyice açarak arabanın içindeki yolcuların arasından Mustafa Kemal'i seçmeye çalıştı. Araba 50 metre kadar yaklaştığı zaman, "İşte o! Arkada en solda oturan. Kep giyen" dedi. Araba tuzak alanına yaklaşır yaklaşmaz ateş açtılar. Arabada bulunan üç kişiyi öldürdüler. Suikast girişiminin başarıyla sonuçlandığına inanan Kaptan Stilo, bu arada atlılarla çarpışan adamlarına geri çekilmelerini emretti. Stathios ve diğer Rum militanların sevinci ancak ertesi günün sabahına kadar sürdü.

Mustafa Kemal Paşa'nın hala hayatta olduğunu öğrenen Kaptan Stilo içine kapandı, günlerce kimseyle konuşmadı. Mustafa Kemal'in niçin ölmediğini bir türlü anlayamıyordu. Mustafa Kemal ölmemiţti çünkü kendisi o arabada değildi. Öldürdükleri kişi bir benzeriydi. Önlem olsun diye uygulanmış bir taktikti bu. Kemal Paşa iki kilometre mesafeden takip eden diğer bir arabada bulunuyordu. Stathios olaydan sonra, bir gece, evine dönerek babasından başarısız suikast girişimi hakkında yapılan yorumları öğrendi. Ertesi gün keyifsiz bir şekilde işinin başına geçti. İçinde kötü bir his vardı.

Haksız da değildi. Yeniden doğan Türk milletinin öncüsü ve mimarı olan insanı ortadan kaldırarak tarihin akışını değiştirmeyi amaçlayan bu suikast girişimi şeytani bir engelle başarısız kılınmıştı. Böylece, daha sonra meydana gelecek olayların akışı engelsiz bir şekilde devam etti."

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder