III. BÖLÜM : OSMANLI HAKİMİYETİNİN KURULUŞUNDA DOĞU KARADENİZ BÖLGESİNDE TÜRKLER
A) ERETNALILAR DEVRİ
Moğol hakimiyetinin son dönemlerinde,daha önce vali olarak görev yapan Eretna Bey bağımsızlığını ilan ederek Karadeniz bölgesinin önemli bir kısmına hakim olmuştur. Amasya, Tokat, Canik, Çorum, Sivas, Kayseri ve Erzincan, Bayburt , 1352 yılına kadar Konya ve Ankara'dan Erzurum'a kadar genişlemişlerdir. Bağımsızlıklarını ilan ettikten sonra ilk olara güneydeki Türkmenleri kontrol altına almak olmuştur. Eretna Bey 1352'de ölünce taht kavgaları sonunda yerine oğlu Mehmed geçmiştir. Bu dönemde Ahi Ayna Bey daha bağımsız hareket etmeye başlamış ve Hıristiyan devletler üzerinde baskı kurmaya çalışmıştır. Gürcistan'a sefer düzenlemiş ve Ahalsıhı, Samsıhı ve Azgur belde ve kalelerini ele geçirerek düşmanına ağır kayıplar vermiştir. Mehmed beyin ölümünden sonra devlet otoritesi sarsılmış ve toprak kaybı başlamıştır.1327 Ekim'inden 1381'e kadar hüküm süren Eretna Devleti taht kavgalarının oluşturduğu terör ortamında varlığını yitirecektir.
B) CANİK BEYLİKLERİ
Canik havzasının içerdiği saha olarak kaynaklarda farklı tanımlar bulunmakta olup Türk araştırmalarına göre, tarh boyunca sınırları değişmiş olmakla birlikte, Trabzon'dan bugünkü Samsun'un batı sınırına kadar olan deniz kıyıları ile güneyde Amasya, Tokat merkezlerine yakın olan yere kadar büyüyen toprak parçasını ifade etmektedir.
Anadolu'da Moğol hakimiyetinin zayıflamasıyla birlikte, Doğu Karadeniz'in Türklerin elinde bulunan kesimlerinde, Canik beylikleri kurulmuş ve Osmanlı hakimiyetine kadar devam etmiştir.
Ba) Hacı Emir-Oğulları
Bağımsızlıklarından kısa bir süre sonra Trabzon Rum Devleti ile mücadeleye başlayan Hacı Emiroğulları Canik beylikleri içinde en büyüğüdür. Kuruluş döneminde batıda Terme'den doğuda güneye kıvrılarak sahile ulaşmadan Ordu ve Giresun'a kadar uzanmaktaydı. Topraklarını doğuda Rum Devletinin aleyhine genişletmesini engellemek isteyen Trabzon Kralı 2. Aleksios sefere çıkarak yörede tekrar hakimiyet kurmuştur. Ancak bu seferle büyük darbe almasına rağmen Hacı Emiroğulları doğrudan Trabzon'a yönelmişlerdir. Bunun üzerine Rum Kral başkentini korumak amacıyla Hacı Emirli beyliğini müttefiki haline getirmeye çalışacaktır. Bunun için de, prensesleri Türk beyleri ile evlendirme gibi bir siyaset izleyecek ve bu siyaset doğuda ilerlemeleri uzun bir süre engelleyecektir. Ancak Süleyman bey 1396/1397 de Rum Devletinin, Trabzon'dan sonra en geniş ikinci şehri Giresun'u alarak buranın ilk defa Müslüman ve Türk hakimiyetine girmesini sağlayacaktır. Kuruluşundan itibaren Ordu ve doğusundaki topraklarda Türk nüfusu iskan ederek hiç bir karışıma yer vermeyen bir nüfus siyaseti izleyeceklerdir.
Bb) Taceddinoğulları
Nüfuzunu Kastamonu'ya kadar genişleten Taceddinoğulları ile Eretnalılar arasında uzun bir süre düşmanlık olacaktır. Bu düşmanlığın çıkışı ise, Emir Doğanşah isimli Türkmen beyinin Emir Timurbaş oğlu Şeyh Hasan ile ittifak kurarak Eretna'ya muhalif olmasıdır. 1341 yılında Eretna, Memlüklülerden destek alarak Doğancık Bey'i Amasya'dan çıkartarak Niksar'a çekilmek zorunda bırakacaktır. Doğancık Bey'in 1348'de ölümünden sonra yerine Taceddin Bey geçmiştir. Bu dönemde Eretnalıların Taceddinoğulları üzerine nüfuz tesis etme çabaları devam etmektedir. 3. Aleksios döneminde Komnenoslar, Taceddinoğulları ile yakınlaşarak Canik havzasını zararsız hale getirmek istemişler ve Yeşilırmak havzasının kontrolünü almışlardır. Taceddinoğulları da Komnenoslar desteğini alarak yönlerini Orta Anadolu'ya çevirmiş ve Eretnalılarla mücadele etmişlerdir.
Niksar merkezli olarak kurulan ve kıyıda Çarşamba ile Terme'ye kadar yayılmayı başaran, zamanla deniz kıyısındaki arazinin Samsun'dan Ünye'ye kadar genişleten Taceddinoğulları beyliği, Canik çevresinin Türk yurdu haline gelmesinde önemli rol oynamışlardır. Taceddin bey iktidar hırsı yüzünden Hacı Emiroğulları ile savaşmaları gerilemelerine yol açmış ve Trabzon Rum Devleti'nin lehine bir durum ortaya çıkmıştır.
Bc) Kubadoğulları
Moğol sonrası dönemde Canik bölgesinin Ladik'ten Samsun'a, son dönemde de Bafra'ya kadar olan kesimine hakim olmuşlarıdr. Türkiye Selçukluları'na mensup Altunbaş'ın kurduğu bu beylik 1318-1419 yılları arasınsa Karadeniz'in en önemli iki limanı olan Samsun civarını ele geçirmişlerdir. İç Anadolu'yu Karadeniz'e bağlayan ve sahil şeridinin güvenliği açısından önemli olan Ladik hattına hakim olmaları da, yörede Türk varlığına yönelik muhtemel tehditleri önlemiştir.
Selçuklu hanedanından olmalarının verdiği psikolojiyle Osmanlılar ile mücadele etmeleri hakimiyet alanlarını daraltmıştır. Daha sonra Osmanlılarla ittifak kurup Taşanoğulları eline geçen Samsun ve çevresindeki toprakları geri almışlar ve eski güçlerine ulaşmaya çalışmışlardır. Ancak bunu başaramayarak Osmanlılar tarafından ortadan kaldırılacaklarıdır.
Bç) Taşanoğulları
Kurucusu Taşan Bey 1334'te, Vezirköprü, Havza ve Merzifon ilçelerini elinde bulunduruyordu.1392'den itibaren Osmanlı ile işbirliği yapmaya başlayacaklar ve bu iş birliği Taşanoğulları'nın büyümesine zemin hazırlayacaktır. 14. asrın ilk yarısında kurulan bu beylik Osmanlı sultanının Taşanoğlu beyine tımar vererek başka bir bölgeye göndermesi ile varlıklarını yitireceklerdir.
Günümüzde Vezirköprü'ye 4 saat uzaklıkta bulunan Kocakayası köyünde çokgenli bir türbe temeli üzerine yatırılmış pek çok mezar taşıyla bu köye ait camiinin içindeki 3 mezarın hepsi Taşanoğullarına aittir.
Bd) Bafra(Bavra) Beyleri
Moğol idaresinin etkisinin azalmaya başladığı dönemde Canik havzasında kurulan, ancak siyasi faaliyetleri hakkında yok denecek kadar az bilgi bulunan bu beylik 14. yüzyılın başlarında Samsun civarında bağımsızlığını elde eden bir Türk beyliğidir.
C) MUTAHHARTEN'İN ERZİNCAN EMİRLİĞİ
Erzincan; Eretna'nın, onun ölümünden sonra Ahi Ayna Bey'in ve onun akabinde de Şarki Karahisar'dan gelen Pir Hüseyin Bey'in yönetimi altında kalmıştır. 1379'da Pir Hüseyin Bey'in ölümü üzerine, Ali Bey bu bölgeyi ele geçirmek için harekete geçecek ancak Akkoyunluların desteğini alarak Sivas kuvvetlerine karşı çıkan Aleaddin Eretna'nın yeğeni Mutahharten, Erzincan merkez olmak üzere Bayburt, Kemah, İspir, Erzincan, Tercan, Çemişgezek ve Şarki Karahisar'ı ele geçirecektir. Trabzon Rumları'nı da haraç almak üzere kontrol altına almıştır. Trabzon Rumlarının verdiği bu haraç, Mutahharten'in Trabzon'a düzenlediği akınları önlemeye yöneliktir.
Mutahharten, Karakoyunlular ile ittifak yaparak Akkoyunlularla savaşacak ancak başarısız olacaktır. Ayrıca Osmanlı Devleti'nin beyliği ilhak etmesine de engel olmaya çalışmaktaydı. 1402'de Ankara savaşında Osmanlı'ya karşı Timur'un yanında yer almıştır. Osmanlı Devletinin Ankara savaşında yenilmesi üzerine ülkesine dönen Mutahharten Bey bu olaydan 1 yıl sonra vefat edecektir.
Ç) AKKOYUNLULAR DÖNEMİ
Anadolu hakimiyeti için mücadele eden Akkoyunlular Trabzon Rumlarının müttefiki olmaları sebebiyle bu devletin siyasi hayatında önemli olmuşlardır. Kurucusu Kara Osman Bey'dir. Oğuzların Bayındır boyuna mensupturlar. Ankara Savaşı'nın hemen ertesinde Bayburt'u ele geçiren Akkoyunlular, hakimiyet kurdukları bölgelerin Türk yurdu haline gelmesinde önemli rol oynamışlarıdır.
SONUÇ
Doğu Karadeniz bölgesi, Artvin'den Ordu'daki Melet Çayı'na kadar uzanan sıradağlarla ikiye ayrılır. Kuzeydeki sahil kesimi; kıyı şeridinin darlığı nedeniyle yerleşim yerlerinin engebeli arazi üzerine kurulduğu, ılıman iklimin hakim olduğu zengin bitki örtüsüne sahip bir bölgedir. Artvin ve Rize dışındaki kesimlerde mağara tipi yerleşmelere rastlanması ve özellikle Samsun civarında yoğunlaşmasından, bölgenin prehistrik dönemde cazip olduğunu çıkarabiliriz.
Kaşgalar dışında, Doğu Karadeniz bölgesine yerleşen toplulukların Orta Asya kökenli oldukları kesindir. M.Ö.VIII. yüzyılda Anadolu'ya giren Kimmerler batılı araştırmacılar tarafından kuşkuyla bakılsa da, Türk kültürüne ait bir topluluktur. İskit baskısı sonucu Anadolu'ya gelen bu grup, Güney Kafkasya ile Doğu ve Batı Anadolu'nun siyasi yapısının değişmesinde son derece önemlilerdir ve Ereğli'den Trabzon'a uzanan kısımda yaklaşık bir asır hakimiyet sürdürmüşlerdir.
Doğu Karadeniz bölgesine giren diğer bir Orta Asya'lı topluluk da İskitler'dir. VII. yüzyılda, Batum'da Sinop'a kadar olan bölgeye Yunanlar gelene kadar var olmuşlardır. Yunanların bölgeye girmesinden sonra bölgede asimle olmuşlardır.
İlk Türk yerleşim dönemi hakkında bugüne kadar devam eden tartışmalarda, bölgedeki yerleşim birimleri içerisinde, Tirebolu dışındakilerin Grekçe kökenli olmadıkları ortaya çıkmıştır. Grekçenin Karadeniz bölgesinde uzun süre kullanılmasının sebebi, Greklerin burada ticareti tekeline almaktan kaynaklanmıştır. Bazı kaynaklarda iddia edildiği gibi, Karadeniz bölgesindeki ilk topluluklar Grek ya da Gürcü kökenli değildir.
Çağrı Bey'in 1018'de yaptığı Doğu Seferi Karadeniz bölgesinin siyasi çehresinin değişmesi açısından önem taşır. Bu tarihten itibaren, özellikler Kür-Çoruh boylarına, Gürcistan ve Azerbaycan'a yerleşen Türk toplulukları Doğu Karadeniz bölgesine iyice nüfuz etmeye başlayacaklarıdır. Bu yerleşmeyi Kızılırmak, Yeşilırmak ve Kelkit havzasını kontrol eden Danişmendliler oluşturacak, Saltuklu ve Mengücekler genişleterek devam ettireceklerdir. Bu sürecin tamamlanması ise, Canik beylikleriyle mümkün olacaktır. Ayrıca, Karadeniz'den Akdeniz'e ulaşacak bir kara yolunu meydana getirerek Bizans'ı devre dışı bırakmak isteyen Türkiye Selçuklu Devleti'nin Sinop'u fethetmesi de bölgedeki Türkmen grupların işini kolaylaştırmıştır.
Danişmendliler, Saltuklu ve Mengücekleri ilhak ederek bir bayrak altında toplayan Türkiye Selçukluları, Kıpçaklardan da aldıkları destekle bölgeye bir asrı aşkın süre hakim olmuşlardır. Gürcülerle mücadele etmelerine rağmen, hakimiyetin Gürcülere geçmesine engel olamayacaklardır. Bu da Trabzon Rum Devleti'nin kurulmasına zemin hazırlayacaktır. Doğu Karadeniz'de Türk yayılmasını engellemişse de, Türkiye Selçukluları bir yandan Gürcülerle diğer yandan da Rumları baskı altına almayı başaracaktır. Türkiye Selçuklularından sonra da bu mücadeleyi Canik beyleri üslenecektir. Canik beylerinden sonra bölgeye, Niksar merkez olmak üzere Kelkit vadisine hakim olan Taceddinoğulları hakim olmaya başlamıştır. Bu dönemde de Rumlar bu beyliğe, haraç veya hediyeler vererek ya da kız verip akraba olarak Trabzon'a yapılan saldırıları önlemeye çalışmıştır.
Mutahharten'in kurduğu Erzincan merkezli beylik de, Bayburt ve Şarki Karahisar gibi Karadeniz kıyılarına açılan iki önemli merkezi elinde bulundurmasıyla Trabzon Rumlarına fırsat vermemiş, sürekli tehdit etmiştir. Bu beylikten sonra, Karakoyunlu ve sonra da Akkoyunlular bölgeye hakim olacaktır.
Akkoyunlular, Bayburt'u kendilerine önemli bir üs halin getirecek ve Trabzon Rum Devleti ve Gürcüler üzerinde baskı unsuru olacaklardır. Bu dönemde Akkoyunlu vasalı olan bu iki devlet Osmanlı-Akkoyunlu mücadelesinde müstakil hale gelecekler, bu da yeterli olmayınca Avrupa'nın desteğini arayacaklardır. Bütün bunlara rağmen 1461'de Osmanlı her iki devleti de etkisiz hale getirerek bölgede hakimiyetini tesis edecektir.
Hazırlayan: ESRA DOĞAN
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder