24.
KÖYDE TÜKETİM
241. MESKEN
VE EV EŞYASI
Mesken inşaatı için önceleri temel kısmı sadece taş
olmak üzere çatı dahil yüzde yüz orman ürünleri kullanılmıştır. Günümüzde
artık orman ürünlerinin yanı sıra çimento, tuğla, demir ve kiremit gibi inşaat
malzemeleri kullanılmaya başlanılmıştır.
Geleneksel ev yapıları, iki oda bir salondan
oluşturulmuştur. İki katlı olan bu
evlerin zemin katları hayvan
barınağı olarak kullanılmaktadır. Ana geçim kaynağı olan koyunların barınağı
konusuna pek önem verilmediği
görülmektedir. Küçükbaş hayvanlar kış mevsiminde sahil kesimine
indirildiği ve buralara geçici olarak inşa edilen “saya” larda barındırıldığı içindir ki yaz mevsiminde köye geldiğinde meralarda yapılan etrafı çalı ile çevrili
olan “ağıl” larda barındırılmaktadır.
Meskenlerin dışında köyde göze çarpan yapılar “Samanlık” ve buğday “Ambar” larıdır.
Meskenlerde kullanılan eşyalar:
Kilim, Yatak, Yorgan, Yastık, Minder, Sekmen gibi
oturma ve yatak malzemesi, Tencere,
Tava, Tabak, Çanak, Kepçe, Kaşık, Süzgeç, Bakraç, Saç, İbrik, Kazan, çay
demliği ve semaver gibi mutfak eşyaları ve aydınlatma için elektrik dışında
denizci feneri ve çıra kullanılmaktadır.
Köyde buzdolabı ve Televizyon yoktur.
242. YİYECEK
VE İÇECEK MADDELERİ.
Temel
yiyecek maddesi tahıldır. Somun ve yufka olarak ekmek, yağlı ya da
peynirli börek, cimcik(yaş makarna), un çorbası, nohut, fasulye ve patates
yemekleri süt, yoğurt, peynir ve yumurta ve özellikle yaz aylarında koyun kuzu
eti, doğadan toplanan çeşitli bitkiler (akbaş, kermit vb..) temel yiyeceklerdir. Bunların dışında
çay, köyün gece gündüz içilen temel içeceğidir. İki kişi bir araya gelince mutlaka çay demlenir. Bu
özellikten de köy insanının ne kadar misafirperver olduğu anlaşılmaktadır.
Köylü yiyecek maddesi olarak şehirden çay, şeker,
yağ, tuz, sebze, meyve vb. şeyler almaktadır.
243.
GİYECEKLER
ERKEKLER: Palto, gocuk, ceket, pantolon, kazak,
gömlek, yün örme çorap, lastik ayakkabı, çizme, şapka ve papak giyerler. Bazı
aileler yün çorap yerine merserize çorap, lastik ayakkabı yerine iskarpin de
giyerler. Genel görünüm olarak köylü modern giyimlidir. Ancak, iklimin soğuk ya da serin oluşundan dolayı yaz kış
sürekli kalın giyinmek zorundadırlar. Yazın o yakan sıcağında eğer üstünde aba
olan birlerini görürseniz biliniz ki o yayladan
geliyordur.
KADINLAR: Başörtüsü(yaşmak), entari, etek ve şal,
kalın dokuma bluz, yün çorap ve lastik ayakkabı.
ÇOCUKLAR: Papak, gocuk, ceket, pantolon, yün çorap ve lastik ayakkabı.
Giyeceklerin yünlü olanları ağırlıktadır. Çorap ve
kazakların dışındaki giyecekler genellikle konfeksiyon mamulleridir. Elbiseler iyice eskimeden yenilenmezler.
Yerine göre yama üstüne yama atılarak daha uzun süre kullanmak tercih edilir.
244. ISITMA
VE AYDINLATMA
Isınmak için ocak ve sobalarda odun yakılır.
Dikkat çekici bir özelliği hemen belirtelim ki,
köylü soğuğa karşı oldukça dirençlidir. Kundaktaki bebekler bile sıfırın altındaki soğuk havalarda dışarıda
rahatlıkla gezdirilebilmektedir. Üşütmeden mütevellit hastalılar pek görülmez.
Aydınlatma
için elektrikten faydalanılır. Fakat, elektrikler bir arıza yapmaya
görsün en az bir hafta, 15 günden önce
tamir edilememektedir. Bu kesinti süresinin iki ayı bulduğu da varittir. Gerek haberleşme imkanının (telefon)
yokluğu/yetersizliği ve gerekse ulaşım güçlüğü bu olumsuzluğun sürmesine neden
olmaktadır.
Elektrik olmadığı zaman aydınlatma için gaz
lambaları ve çıradan faydalanılır. Aslında köylünün aydınlatmaya da öyle pek
bir ihtiyacı yok gibidir. Hava kararır kararmaz herkes evine çekilir. Erken
yatılır, erken kalkılır. Nasıl ki akşam hava kararır kararmaz insanlar evlerine
çekilirler, buna karşılık da sabahleyin güneşin doğumu beklenilmeden tan yeri
ağarır ağarmaz kedi ve köpekler de dahil tüm köy ayakta ve işinin gücünün
başındadır. Sabahın o alaca karanlığında köydeki tüm canlıların sesleri
birbirine karışarak göğe yükselir.
245. SAĞLIK
Yaşlı kimselerin bazılarında görülen ileri yaş
hastalıklarının dışında köyde sağlık sorununa pek rastlanılmaz. Ufak tefek ya da ortalık hastalığı denilen ateşli
hastalıklar, birkaç günlük yatak istirahatıyla atlatılmaktadır.
Buna karşılık yeni doğan ölümleri oran itibariyle oldukça yüksektir. Köyde ebe
ve sağlık ocağı gibi sosyal hizmet kurumları yoktur. En yakın sağlık ocağı 10 km . uzaklıktaki Kızılan’
da vardır. Köylünün yolu ise buralara pek düşmemektedir. Ancak okullarda
yapılan sağlık taramaları sayesinde köye
sağlık hizmeti ulaşmaktadır.
Çevre kirliliği, sağlığı tehdit eder boyuttadır.
Gerek tuvaletlerin açığa akması ve gerekse
bol miktarda olan hayvan sürülerinin köy içinde bıraktıkları pislikler özellikle yağışlı günlerde köyü pislik deryasına çevirmektedir.
Fakat yılın büyük bir kısmında havaların soğuk oluşundan olacak ki bu
pisliklerden doğması muhtemel kolera, tifo vb. gibi hastalıklara rastlanılmamaktadır.
Helaların kapatılmasının bile imkanı yoktur. Köy
imamı köylüye bu konuda örnek oluşturmak istediğini bu nedenle köylüden
edindiği bir kazma ile kaldığı lojmanın helasına bir kuyu kazma denemesinde
bulunduğunu fakat 20-30 cm .’ den sonrasını sert
kayalık oluşu nedeniyle bu girişiminden mağlup olarak çıktığını anlatmaktadır.
Gerçekten toprak yapısı bu sağlık sorununun önünü olmaya engel çıkarmaktadır.
25. KÖYÜN
EKONOMİK PROBLEMLERİ
Tarımsal üretimi artırmak için yapılacak tek
çalışma gübreleme oranını artırmaktır. Lakin, gerek gübre fiyatları ve gerekse
bunun tarlaya ulaştırılması maliyetleri oldukça yükseltmektedir. Tüm bu
olumsuzluklara rağmen köylü azıcık da olsa gübrenin yararına inanmaktadır.
Kullanılan arazilerin dışında ıslah edilerek kullanıma açık hale
getirilecek arazilerin miktarı sınırlıdır. Bu açıdan verimi artırıcı
faktörlerden biri olan ıslah çalışmaları yapma imkanı yoktur.
Arazilerin meyilli ve sarp oluşu sulama ve tarımsal
mekanizasyon uygulama imkanı da
vermemektedir.
Yeni ürün deneme çalışmaları yapılabilir. Toprak yapısı ve iklim şartlarının fındık üretimine çok müsait olduğu
kanısındayım. Fındık köylüye yeni bir uğraş ve gelir imkanı sağlamanın yanında doğal dengenin korunması gibi çok
daha karlı bir imkan sağlayacaktır.
Köylünün
temel meşgalesi olan hayvancılığın geliştirilmesi için köylüye teknik yardım yapılmalıdır.
Hayvanların ıslahı çabaları köylüde zaten gözlenmektedir. Örn., keçi yetiştiriciliği
birkaç ailenin dışında terkedilmiş durumdadır. Hayvanların barınak sorunu vardır. Her şeyden önemlisi,
mevcut hayvanların sağlığının korunması için sıhhi barınaklara ihtiyaç vardır.
Hayvansal ürünlerin et, süt, peynir, deri, yün, vb.
değerlendirilmesi için köy ve havalisine cevap verebilecek bir kuruma (mandıra,
kooperatif vb.) ihtiyaç vardır. Çeşitli
kredilerle desteklenecek olan köylüler, daha sıhhi ve verimli ürün elde edebilecek ve bunun karşılığı olarak da ürününü gerçek değeriyle satabilecek ve daha iyi
gelir elde edecektir.
Orman alanlarının korunması ve geliştirilmesi için
tedbirler gereklidir.
3.
SOSYAL YAPI
31. AİLELERİN
İNCELENMESİ
Aile başına düşen nüfus sayısı standartların çok
üstündedir. En kalabalık ailedeki nüfus on sekiz kişiyi bulmaktadır. Buna sebep
olan faktör, aile mensuplarının bir
arada oluşudur. Kimi ailelerde dede, nine, anne, baba, kardeşler, kardeş eş ve
çocukları (yenge-yeğen), öte yandan amca eş ve çocukları gibi oldukça çok
kalabalık bir yapı vardır. Aynı çatı altında bulunan bu yapıdaki aile birimleri
(ana, baba ve çocuklar) iktisadi birliklerini korumaktadırlar. Aile reisi
konumunda olan bir aile ferdi tüm sorumlulukları rahatlıkla üzerine almaktadır.
Böyle bir yapılanmanın oluşmasında daha doğrusu eskiden beri süregelen bu
yapının korunmasında elbette “birlikten kuvvet doğar” ilkesinin büyük bir payı
olduğu muhakkaktır. Zaten bu yapıda olan aileler ile çekirdek aile yapısı
gösteren aileler arasındaki refah düzeyi
farkı bunu ispatlamaktadır. Çoğunluğu
7-8 çocuklu aileler oluşturmaktadır.
Doğum oranı çok yüksektir. Bir anne ortalama 8-10
doğum yapmaktadır. Buna karşılık bebek ölüm oranları da bir o derece yüksektir.
Çocuklar küçük yaştan itibaren ailenin işlerinde
çalışmaktadırlar.
Yetişkin gençler evliliklerinden sonra da baba
yanında aynı işi devam ettirmektedirler.
Aile fertlerinin tamamının uğraşı bir ve aynıdır.
Gerektiğinde kadın tarlada “çift”
sürebilir, “yazı” da koyun otlatır, ormana oduna gider. Buna mukabil erkekler
de yemek yapar, koyun sağar en azından
kendi çamaşırlarını rahatlıkla yıkayabilmektedirler. Bu bir yerde hayatı
paylaşmaktır.
Okul çağındaki çocuklar okul açık olduğu sürece
okula müdavimdirler. İzin talepleri daha ziyade ailelerine yardım etme
amaçlıdır. Zaten sabah ders ziline kadar ve paydostan sonraki zamanlarda eli iş
tutan çocuklar hep ailelerinin yanındadır.
Gençler ailelerine bağlı ve saygılıdırlar.
Miras kavgaları görülmez. Aile reisinin (genellikle
dede ya da ninedir.) sözü geçerlidir.
Gençler belirli mevsimlerde ailelerinin oluruyla il dışına, genellikle
İstanbul ve Bursa’ ya çalışmak için giderler. Birkaç ay sonra dönerler. Bu
gündelikçi olarak, yevmiye usulü çalışmanın yanında basın yayın
organlarınca yanlış olarak aktarılan mevsimlik sözleşmeli yatılı işçi olarak da giden çocuklar olmaktadır.
Bu tip sözleşmeler daha ziyade çocuksuz ailelerle yapılmakta, işçi olarak
anlaşılan çocuk gittiği ailenin yanında bir ırgat değil bir evlat olarak
görülmektedir. Her üç tarafta bu işten
memnun görünmektedir.
Evlenmeler kızlarda erken yaşlarda olmaktadır. Buna
karşılık, ekonomik durumu iyi olmayan gençlerin evlilikleri oldukça gecikmektedir. Evlilik için büyük
masraf ve çabalardan kaçınılmaktadır. Bunlardan
kurtulmanın en kolay yolu “kız kaçırma” dır. Kız kaçırma işi özellikle
yoksul aileler arasında her iki tarafça da uygun görülmektedir. Evliliklerde aileler arası kız değiştirme
usulü yaygındır.
Gerek mesken eşyaları ve gerekse yiyecek, içecek ve giyecekler basittir. Köyde
her yönüyle sade bir yaşam tarzı hakimdir.
Köylü herhangi bir sıhhi tedbir bilmez ve düşünmez.
Mahalli ilaç ve tavsiyelerle hastalıklarını tedavi etme yoluna gitmektedirler.
Köy oyun ve eğlence yönünden de basitlik arz eder.
Bir araya gelip gırgır şamata yoğun
sohbet etmenin dışında eğlence imkan ve gelenekleri yoktur. Aslına
bakılacak olursa buna vakitleri de yoktur. Hayat bir yerde onlar için kendi
deyimleriyle “akşam oldu yat, sabah oldu kalk. Hadi durma çabuk işine bak” dır.
Ailenin bütçe gelirleri, koyunların eti, yünü ve
peynirinden sağladığı paralardır. Buna bir de tavuk ve yumurtasını eklersek
gelir kaynaklarını saymayı bitirmiş oluruz. Ek gelir olarak çobanlık ve işçilik
yapmak için ekonomik karakteri farklı
yerlere giden gençler ile kocaya kaçan ya da evlendirilen kızlar için alınan başlık
paralarını da sayabiliriz. Köylü bu gelir kaynakları ile önce ailesinin
geçimini ardında hayvanlarının barınmasını sağlamaktadır.
Tasarruf oranı sıfırdır. Hatta borçlanma oranı
oldukça yüksektir. Daha ziyade küçük miktarlı olan bu borçlanmalar genellikle
akrabalar arasında olur ve her hangi evraka dayanmayan “Allah Ödüncü” şeklindedir.
32. KÖYDE
ZÜMRELER
Kan birliği esasına bağlı sülaleler vardır.
Değişik din ve mezhepten zümreler yoktur. Hepsi Müslüman ve Hanefi‘dir.
Meslek zümreleri yoktur. Hepsi hayvancılıkla
iştigal ederler.
Zümre teşkil edecek vasıfta olmasalar da aynı
partiyi tutanlar vardır.
Zümrelerin belli zamanlarda toplantıları olmaz.
Müslüman oldukları için Namazlarda, dini gün ve gecelerde camide veya davet
verilen evlerde dini törenlere iştirak edilir.
Köy nüfusunun cami cemaatine katılanları sayısı
oldukça azdır. Ramazan ve Cuma günleri
bu oran %100 ‘ü bulmaktadır. Genel olarak köylü
imanlı karakter arz etmektedir. İnançları kuvvetlidir.
Siyasi temayüllerini hiçbir zaman düşmanlığa dönüştürmezler. Şahsi menfaat
duygusuna daha az sahiptirler. Yardımseverdirler. Bunda etkili olan amil kendi
aralarında kan bağlarının yakın olması,
başkaları içinse (imam, Öğretmen vb.) değer atamadandır.
Örf, adet ve geleneklerden uzaklaşma
gözlenmektedir.
Köyde imece usulü yaygındır.
Şahsi
anlaşmazlıklar kine dönüşmez. Kanlı bıçaklı kavgalar görülmez. Tartışmalar ağız kavgası
düzeyinde kalır.
33. KÖYÜN
TOPLUCA İNCELENMESİ
Aralarındaki mesafeler büyük olmasına karşın köyün
diğer köylerle münasebeti çok iyidir. Köyler arasında herhangi bir ihtilaf
görülmemektedir. Münasebetler dostluk, ticaret ve kız alıp vermelerle
olmaktadır.
Köyün Cami, Okul, Elektrik ve Yol gibi alt yapısı mevcuttur. Ancak, Yolların daha
kullanışlı olması için devletten beklentileri vardır.
Haberleşme imkanları ancak bireysel çabalarla
olmaktadır. Köyde telefon olmadığı için çevreyle olan haberleşmeler özel
ulaklarla yapılmaktadır. Civar köylerde olup da kendilerinde olmayışı onları rahatsız etmektedir.
Muhtarlık sorunu çözüm beklemektedir. Köylü köyde olmayan iki muhtarlıkla
yönetilmektedir. Köy lafta değil gerçekte “MUHTAR” lık istemektedir.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder