Candarogullari Beyligi'nin Kurulusu
Çobanogulları'ndan sonra Kastamonu, Sinop ve
civarında kurulan Çandaroğulları Beyliği'nin müessisi Şemseddin Yaman
Çandar'dır. Bu sırada Anadolu Selçuklu Devleti Moğolların hakimiyeti altında
bulunuyordu. Selçuklu Sultani II.Giyaseddin Mesud'un ilk saltanat döneminde
(1284-1296) kardeşi Rükneddin Kılıç Arslan tahtı ele geçirmek için mücadeleye
başladı. Bu maksatla bulunduğu Kırım'dan gemilerle gelen Rükneddin Kılıç Arslan
Sinop'a çıktı oradan Kastamonu'ya geçti Bu sırada Kastamonu'da Çobanoğlu
Mazafferüddin Yavlak Arslan bulunuyordu. Rükneddin Kılıç Arslan, Muzafferüddin
Yavlak Arslan'ı kendisine atabey tayin ederek sultanlığını ilân etti. II.
Giyaseddin Mesud, onların üzerine yürüdü ise de yenilerek esir düştü. İlhanlı
hükümdarının Sultan Mesud'a yardım için gönderdiği kuvvetler yolda
yetiştiklerinden yapılan savaşta Mesud'u kurtardılar. Bu savaşta büyük
yararlıkları görülen Şemseddin Yaman Çandar'a bu hizmetine karşılık Kastamonu
yakınlarındaki Eflani'yi verdi. Böylece Çandaroğulları Beyliği kurulmuş oldu.
Çandar'lık vasfından dolayı Şemseddin Yaman'ın Selçuklu sarayına mensup
ümeradan biri olduğu anlaşılmaktadır.
Çandaroğulları
Beyliği'nde Sosyal ve Ekonomik Durum
Kastamonu ve Sinop gibi Kuzey Anadolu'da iki önemli
şehir ve çevresine sahip olan Çandaroğulları Beyliği XIV. yüzyılın ilk
yarısında güçlü bir siyasî kuruluş olarak varlık gösterdiler. Anadolu Selçuklu
Devleti'nin Moğol baskısı altında dağılması sırasında uçlarda kurulmaya
başlayan beyliklerde yeni bir canlılk gözlenmekteydi. Çobanoğulları Beyliği'nin
yerleşmiş olduğu Kastamonu ve civarını ele geçiren Candaroğulları, bu bölgeyi
Anadolu'nun en büyük ve güzel beldelerinden biri haline getirdiler.
Yine XIV. yüzyıl cografyacılarından el-Ömeri,
Mesâlikü'l-ebsâr adli eserinde Candaroğulları'nın sosyal ve ekonomik durumunu
ilgilendiren bilgiler vermektedir. el-Ömeri, Karadeniz kıyısında bulunan
Kastamonu'nun önemli bir mevkii bulunduğunu, özellikle Sinop'un Karadeniz
kıyıları ile olan irtibatını ve ehemmiyetini anlatır. Candaroğulları
Beyliği'nin yöneticileri ve halkın bunlara bağlılığı ile bölgenin ekonomik
durumu hakkında bilgi verir.
İslâm toplumunun sosyal hayatında önemli bir yeri
olan vakıf müessesesinin de Çandaroğulları Beyliği sınırları içinde büyük ölçüde
yaygınlaştığını görüyoruz. Yerleşik hayata geçmeyi, şehirleşmeyi sağlayan ve
meskun bölgeler oluşturulmasında önemli bir yeri olan vakıf eserler arasında,
cami, medrese, imaret, zaviye gibi dinî ve ictimâî maksatlarla kurulmuş pek çok
müessese bulunuyordu.
Yerleşik hayatın önemli bir birimi olan şehir,
Anadolu Selçukluları ve Beylikleri döneminde Anadolu'nun iç ve dış ticaretini
sağlayan önemli merkezlerdi. Büyük ticaret yolları üzerinde kurulan şehirlerde
büyük bir refah göze çarpıyordu. Çandaroğulları'nın sahip olduğu Sinop büyük
ticaret yollarının ulaştığı Karadeniz kıyısındaki önemli bir iskele idi.
Cenevizliler buradaki antrepolari vasıtasıyla Anadolu'daki malları ihraç ve
kendi mallarını ithal ediyorlardı. Sivas'ta yerleşen Ceneviz tüccarları Doğu ve
Güney'den gelen emtiayi kervanlarla Karadeniz limanlarından olan Trabzon'a,
özellikle Samsun ve Sinop'a gönderiyorlardı. Dolayısıyla Samsun ve Sinop'ta çok
canlı bir ticaret yapılıyordu. Nitekim, Çelebi Mehmed zamanında Samsun üzerine
sefer yapıldığında önce Ceneviz elindeki Kâfir Samsun sonra İsfendiyar Bey oğlu
Hızır Bey idaresindeki Müslüman Samsun alındığında, Osmanlı padişahı Hızır
Bey'e şehri niçin savunmadığını sormuştu. Bunun üzerine Hızır Bey "Bizim
şehrimizin dirliği Kafir Samsun sayesinde idi, o da sizin elinize geçti"
diyerek Cenevizlilerle olan ticaret kapısının kapandığını söylemek istemiştir.
Beyliğin, Sinop limanı vasıtasıyla Venedik ve Ceneviz ile iktisadî-ticarî
münasebetlerini geliştirdiği Venedik Devlet Arşiv vesikalarından anlaşılmaktadır.
Kastamonu ise önemli bakır ve demir madeninin çıkartıldığı bir merkez idi.
Bakir madeninin bulunduğu Küre, Beyliğin idaresinde bulunuyordu. Önemli bir
sanayi maddesi olan bakır çok eski dönemlerden beri kullanıldığı gibi bu
dönemde ve Osmanlılar devrinde de önemini sürdürmüştür.
Çandaroğulları Beyliği, Cenevizliler'le yaptıkları
alış-verişlerinde üzerinde çift balık resmi bulunan ve Dârü's-saâde-i Sinop
yazılı bakır paralar kullanmışlardı.
Çandaroğulları
Beyliği'nin Parçalanması
İsfendiyar Bey, kendi idaresi altında bulunan
topraklardan Çankırı, Kalecik ve Tosya'yı en çok sevdiği oğlu Hızır Bey'e
vermeyi düşündüğünden, bunu öğrenen ve Mehmed Çelebi'ye yardım için Rumeli'ye
giden Kasım Bey babasına darılmıştı. Hatta, Eflâk Seferinden dönüşte Kastamonu'ya
gitmeyerek, babasının kardeşine vermeyi düşündüğü yerlerin kendisine alınmasını
istemiş ve Osmanlı himayesine sığınmıştı. Oğlunun bu davranışından memnun
kalmayan İsfendiyar Bey, Osmanlılar'ın isteğine karşı çıkamadığından Mehmed
Çelebi'ye bir elçi göndererek Çankırı, Kalecik ve Tosya'yı Kasım Bey'e değil,
Osmanlı hükümdarına bıraktığını arzetti. Bunun üzerine Çelebi Mehmed, Ilgaz
dağını sınır kabul ederek, İsfendiyar Bey'in bıraktığı yerleri, Osmanlı
hizmetine giren Kasım Bey'e verdi. Böylece Çandaroğulları Beyliği biri yari
bağımsız, diğeri Osmanlı hâkimiyetinde olmak üzere şeklen ikiye bölündü. Daha
sonra Samsun ve civarını Osmanlı topraklarına katmak isteyen Çelebi Mehmed,
Cenevizliler'den Kâfir Samsun'u, İsfendiyaroğlu Hızır Bey'den de Müslüman Samsun'u
aldı (1419). Bu sefer sonunda Çandaroğulları Beyliği'nin sınırları doğuda
Sinop, güneyde Ilgaz ve batıda Araç kasabası tarafından çevrilmiştir.
Kaynak: Osmanli tarihi
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder