21 Ağustos 2006 Pazartesi

Karadeniz Kararmış !...


/Tamer Öncül -KIBRIS

21-25 Haziran tarihlerinde, 13. Uluslararası Dişhekimliği Kongresi’ne katılmak için Samsun’a çıktık!.. Yolculuğumuz, Bandırma Gemisi’nin o ünlü yolculuğu kadar zahmetli olmasa da, hayli yorucuydu...

Bir saatlik uykunun ardından sabahın 3’ünde Ercan’da başlayıp; İstanbul+Samsun aktarmasıyla 11’de tamamlanan dokuz saatlik yol serüveni, yorucuydu yorucu olmasına da bizi yıldıramamıştı... Karadeniz’in giderek kirlenen koyu sularına bakan otel odamıza yerleşir yerleşmez Samsun sokaklarına attık kendimizi...

Şehri tanımak; THY’nin pisgottan servisi (iki uçak ta da bisküvi ile poğaçadan başka bir şey ikram edilmedi) yüzünden zil çalan midemizi doldurmak; ve orada kalacağımız dört günü en iyi nasıl değerlendirebilirizin planlarını yapmaktı amaç...

Yolumuzun hemen başında rastlasdığımız “Turizm Danışma Ofisi”nde aradığımızı buluyoruz: Ayrıntılı bir Samsun haritası, Müze ve görülecek yerlere ait broşürler... Ayaküstü projeler yapıp; bir büfede bir şeyler atıştırıyoruz...

Perşembe sabahı Kongre açılışından önce, otele yakın olan Samsun Arkeoloji ve Etnografya Müzesi’ni gezebilmek için erkenden kalkıyoruz... Kahvaltının ardından gittiğimiz müzede bizim dışımızda ziyaretçi yok... 1200 Dişhekiminin katıldığı bir kongre yapıldığını duyan müze görevlisi bayan umutlansa da, sonradan ziyaretçi sayısında ciddi bir artış olmadığını öğreniyorum üzülerek...

Yerleşik hayatın İ.Ö. 5000’lerde başladığı Samsun’da zengin bir kültürel miras var oysa... İlk Tunç çağından Gaskalara, Hititlerden İyonlara, Perslerden Roma, Bizans ve İslam devletlerine dek uzanan zengin bir mozaiğin renkleri yaşıyor oralarda...

Tarihi, kültürüyle olduğu kadar, doğasıyla da zengin bir bölge üstelik...

Büyük bir gölü andıran Altınkaya barajı; 25 irili ufaklı gölden oluşan sazlık bataklıkları ve 318 kuş türünü barındıran, oldukça geniş bir alana yayılmış Kızılırmak Deltası bu zengin doğanın en önemli parçalarından yalnızca ikisi...
Samsun Eski Fuar Alanı içinde bulunan Arkeoloji ve Etnografya müzesi yalnızca 25 yıllık bir müze... İki salondan oluşan müzenin, orta salonunda antik Amisos Kenti’nden çıkarılan, Roma İmparatoru Alexander Severus (m.Ö. 222-235) zamanında yapılmış olan (mevsimler ve Troya savaşı ile ilgili mitolojik sahnelerin simetrik olarak yer aldığı) döşeme mozaiği; Anadolu uygarlıklarının en önemli buluntularından sayılan Amisos Hazinesi; kaya mezarlarından çıkarılmış üç adet pişmiş topraktan yapılmış tabut(!) ve bunların bulunduğu mezarlardan çıkarılmış altın taç ile ince işçilik ürünü pek çok metal, tahta, taş ,cam eser sergileniyor... Kadın mezarlarından çıkarılan altın bilezik, kolye, küpe ve süs eşyalarındaki ince işçilik, söz konusu uygarlığın ne denli ileri olduğunu gösteriyor... Çoğu 6000 yıllık geçmişi olan bu eserlerdeki ince işçiliğin sırrını, Bafra’nın 7 km kuzeybatısındaki İkiztepe kazı alanına gittiğimizde öğreniyoruz.... Buradaki fırınlarda binlerce yıl önce neredeyse bugünküne yakın bir teknolojiyle maden eritme ve döküm işleri yapılıyormuş...

İki gün boyunca kongrede geçirdiğimiz yoğun saatlerden sonra, Samsun’daki son günümüzü yukarda özet olarak sözünü ettiğim Bafra bölgesine ayırıyoruz...

Eşimin üniversiteden arkadaşı Dr. Çiğdem hanım ve eşi Bafra’da çalışan doktor arkadaşlar... Yoğun programlarına karşın bizimle ilgilenmekten geri durmadılar... Bize bölgeyi gezdirmeyi kendileri yapamasa da, yakın dostları Hamit Genç bu işe gönüllü oldu... Biz de Samsun’da yeni bir dost kazanmış olduk böylece...


VATANDAŞ HAMİT ve TEMEL İLE FADİME !..
Hamit Genç’in sıradan bir vatandaş olmadığını görür görmez anlamak olası... Bafra turumuza başlamadan önce işyerinde (birçok işin peşinde koşan Hamit Genç’in merkez üssü(!) Bafra’daki Aygaz Bayiliği) bize çalışmalarıyla ilgili bir brifing (!) sunuyor, Bilgisayarına yüklenmiş görüntü ve gazete küpürleriyle... Hamit Genç, kendi deyişiyle “sivil bir terörist!”... Milliyet gazetesinden çok taze bir küpür(22-06-2006 tarihli) uzatıyor bize... Haber Başlığı, “Vatandaş Hamit” ilk paragraf O’nu tanımlamak için yeterli aslında...

“Tarihi eserlerin talanıyla savaştı, dava açtı, davalık oldu, Cumhuriyet Bayramı’nı halk şölenine dönüştürdü, köye bale ve operayı getirdi, tarımda devletin yapamadığı reformu yaptı, Avrupa proje yarışmasında lionslardan birincilik ödülünü aldı. Ekimde konuşmacı olarak Floransa’ya davet edildi. Adı: Hamit Genç. Yaşı 52. Samsun Maarif Koleji’nden sonra İngiliz Dili ve Edebiyatı okudu. Tüpgaz bayisi; beyaz eşya satıyor.”

Üniversiteyi bitirdikten sonra üç yıl öğretmenlik yapmış; ticarete atılmış ilk sivil eylemini 1994’de gerçekleştirmiş...Denizden çıkarılan amfora vb. tarihi buluntuların yitip gitmesini engellemek için, onları tek tek satın alıp, evini izinli müzeye dönüştürmüş.... Son projesi ise “Laptoplu Çiftçi” projesi... “Her çiftçinin ve köyün bir ziraat mühendisi olmalı, toprağın hazırlanmasından, ürünün toplanmasına kadar bütün süreç laptopta olmalı” anlayışından çıkarak “organik üretimin” öncülüğünü yapmış... “TEMEL ile FADİME” projesi ise, bir yıldır bürokrasi ile kavga ettiği; ama bir türlü üretim izni alamadığı “organik sigara” üretimi... “Bunu Kıbrıs’ta üretemez miyiz? diye sorup; normal sigara ile arasındaki farkları sıralıyor... Sigara tutkunları için cezbedici bir proje...

Çok geçmeden “tarih ve Doğa” yolculuğuna başlıyoruz. İlk durağımız, yüksek teknolojiyi binyıllar önce kullanmış İkiztepe höyüğü oluyor...

Oradan ayrıldıktan sonra, Paflagonya Kaya Mezarları’na doğru yola çıkıyoruz. Yolumuzun üzerinde Neyzen Tevfik’in de köyü olan “Kolay” köyünde mola veriyoruz... Burası, Neyzen Tevfik’in köyü olduğu kadar “Bale ve akılalmaz animasyon gösterilerine de ev sahipliği yapmış bir köy olmakla ünlenmiş... Hamit Genç, bize “köye Bale Getirme” macerasını komik bir dille anlatıyor; bale için düzenlenen alanı ve göl uçağı indirilen baraj körfezini gösteriyor... Kendisine çıkarılan zorlukları; deli gözüyle bakılmasını yine espirili ama hüzünlü bir ifadeyle anlatıyor... Baleyi 1500 köylünün coşku ve merakla izlediğini eklemeden de edemiyor...

Yolumuzun üzerindeki ilginç bir yer de, yüzlerce metre yükseklikteki dağın en tepesinde yer alan, (doğanın mı , insanın mı açtığı bilinmeyen) dev bir kapı idi... Bu kapıdan hemen sonra uzaktan görünmeye başlayan Paflagonya Kaya Mezarları’yla adeta büyüleniyoruz... Biz aval aval etrafdaki müthiş görüntüyü izlerken, Hamit genç aracı aniden kenara çekerek duruyor... Yol kenarında, dikkat edilmese yürünüp geçilecek yarı insan boyu ve çapında bir deliğin önündeyiz... “Az önce sorduğunuz sorunun( bir duvar gibi yükselen o yalçın kayaların ortasına o kaya mezarları nasıl oyulmuş?) yanıtı işte bu delikte” diyor Hamit Genç... Biraz tedirginlikle eğilip deliğe girdiğimizde, muhteşem bir eser karşılıyor bizi... Kayalar, bir insan boyu yüksekliğinde oyularak merdivenli bir tünel inşa etmişler... Nehir seviyesinden 30-40 Metre yukardaki mezara ve dağın tepesindeki Asarkale’ye bu tünel merdivenlerle çıkılıyor... Söylenceye göre, bu tünel merdiven nehrin altından geçip; karşı kıyıda yine yalçın bir kayanın ortasına kazınmış Kaya Mezar’a ulaşıyormuş...

Biz bu ilginç eserlerden büyülenmiş vaziyette yola devam ederken; “daha bu birşey değil!..”diyerek yeni gizemlere taşıyordu bizi Hamit Genç...

Yine aniden arabayı kenara çekerek “haydi tırmanalım..” diyor... Hemen yanı başında elle oyulduğu izlenimi veren bir oyuk olan, ve giderek sivrilen bir kayaya tırmanıyoruz.... Bir metrekarelik, hafif çukurlaşmış kaya zirvesinde alt kaya ile hiçbir bağlantısı olmayan yaklaşık bir metre küplük dev bir taş oturuyor... Etrafta yüksek tepelerin olmayışı, o taşın bir yerlerden oraya yuvarlanma olasılığını ortadan kaldırıyor... Üstteki taş ile alttaki kayanın damarsal yapıları da oldukça farklı... O zaman !... “İşte...” diye haykırıyor Hamit Genç kayanın zirvesinden... “Bu Bafra’nın Stoneage’i...”

Aslında onun kafasındaki “BAFRA 2020: Kibele kutsal alanında medeniyetler rüyası etkinlikleri” konulu uluslararası projeye malzeme/efsane yaratmak...

Tıpkı, köye bale getirmek kadar uçuk görünen bir proje... Ama o zor işlerin adamı... Şimdiden girişimler başlamış bile... Kim bilir (ömrümüz yeterse) 2020 yılında “Medeniyetler Buluşması” için yine yolumuz düşebilir BAFRA’ya...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder