23 karargâh mensubu ve 25 erden oluşan müfredat başlarında 9 ordu müfettişi olan Mustafa Kemal 16 mayıs 1919 tarihinde Bandırma vapuruna bindiler. 19 Mayıs 1919 tarihinde bandırma vapurunun yolcuları sabahın erken saatlerinde Samsun'a vardılar. Mustafa Kemal Samsun’a çıktığı andan itibaren halkın doğal liderleri konumunda olan din adamlarından büyük destek görmüştür. Her gittiği yerde onu diğer erkânın yanı sıra hocalar ve müftülerde karşılardı.
Samsun’dan havzaya geçtiğin de büyük bir miting düzenlenmiş, kalabalık beklenenin üzerinde olmuştur. Şehir halkı merkezde toplanıp Cuma namazını kıldıktan sonra ellerinde bayrak ve sancaklarla, ilahiler okuyarak miting alanı hınca hınç doldurmuştur. Havza Alimlerinden Sıtkı hoca mitingde muhteşem bir konuşma yapmıştır;
" Ey cemaat gün birlik günüdür. Düşmana karşı silahı olan silahına sopası olan sopasına silah ve sopası olmayanların da kazma kürek ve keserine sarılsın"
ifadesi ile düşmana karşı direnişi başlatmıştır.
Mustafa Kemal Amasya’ya gittiğinde sadrazam damat Ferit paşa onun Amasya’da tutuklanması için valiye emir verir Mustafa Kemal paşa 12 haziran 1919 tarihinde halkı ilk defa silahlı mücadeleye çağırdı Amasya’nın ünlü alimlerinden Abdurrahman Kamil efendi sultan Beyazıt camiinde halka hitaben
“Ey cemaat milletin istiklali tehlikeye düşmüştür bu felaketten kurtulmak için vatanın son ferdine kadar ölmeyi göze almak lazımdır artık padişah olsun ünvanı ne olursa olsun onun bir hikmeti kalmamıştır yegane kurtuluş çaresi halkın hakimiyeti doğrudan doğruya ele almasıdır.” ifadesi ile halkın kuvayi milliye’nin yanında olmasını istemiştir ayrıca Amasya direnişini başlatmıştır nice zahmetlerle biriktirdiği beş altınını milli mücadeleye ilk yardım olması için vermiştir.Amasya’da kurulan müdafa-i hukuk teşkilatının başına Amasya müftüsü hacı tevfik efendi getirilmiştir.
Mustafa Kemal Amasya’dan sonra Erzurum’a geçti Erzurum’da tevkif edilmesi ve İstanbul’a gönderilmesi için Anadolu da yegane kuvvet olan 15. nci kolordu komutanı Kazım KARABEKİR paşaya telgraf çekildi Kazım KARABEKİR paşa Mustafa Kemal paşaya kolorduyla emrinizdeyim diyerek yanında olmuştur. 23 temmuz 1919‘ da başlayan Erzurum kongresinde alınan en önemli karar şudur ; Vatan bölünmez bütündür her türlü yabancı işgale karşı millet kendisini savunacakdır.
4 Eylül 1919 ‘ da Sivas kongresinde de alınan karar bütün milli cemiyetler Anadolu ve Rumeli müdafaii hukuk cemiyeti adı altında birleştirildi ve heyeti temsiliye seçilmiştir. Mustafa Kemal Paşa 27 aralık 1919 günü Ankara’ya dikmen sırtlarından girdi. Kış günü halk çoluk çocuk onu karşılamaya ve bağrına basmaya gelmiştir. Seymenler milli kıyafetleri içinde Ankara’ya hoş geldiniz paşam dediler. Ayrıca din adamları da başlarında zamanın Ankara müftüsü Rıfat BÖREKÇİ olmak üzere Mustafa Kemal ‘ i büyük bir coşku ile karşıladılar.
Sadrazam Damat Ferit paşa İngilizlerin kontrolünde kuvay-i milliyecilere her türlü kötülüğü yapıyordu. Halkın Mustafa Kemal paşanın önderliğinde yürüttüğü mücadeleyi kırmak için Şeyh-ül İslam Dürrzizade Abdullah efendiye 11 nisan 1920 de bir fetva verdirdi.
Fetvada kuvay-i milliye ye eşkıya milleti diyordu. Kuvay-i milliye yi yok etmek amacı ile hazırlanan fetva İngiliz ve yunan uçakları ile hava dan da atıldığı gibi İngiliz konsolosları rum ve ermeni teşkilatları tarafından da dağıtılıyordu. Anadolu da isyan ve ayaklanmalar başlamıştır ,Komutanlar Komutanı Ülkesini kurtarma sevdasıyla yanıp tutuşan Mustafa Kemal paşa zor günlerini yaşıyordu sabahlara kadar uyumuyordu. İşte bu sıkıntılı anda Ankara müftüsü Rıfat BÖREKÇİ adeta Hızır gibi imdada yetişti. 14 nisan 1920 tarihinde bir fetva hazırladı.
"Padişah ve hilafet makamının düşmanlar tarafından esaret altında bulunduğundan İstanbul’dan verilen fetva geçersiz olup vatan ve millet için silaha sarılanlar doğru yoldadır bunlara karşı silah kullananlar günah işlemiş olurlar diye altında 153 müftünün de imzası bulunan bir fetva yayınlar."
Din adamları sabahlara kadar bu fetvayı çoğaltarak Anadolu ya elden ele ulaştırarak dağıttılar zamanın Ankara müftüsü Rıfat BÖREKÇİ hocanın yayınladığı bu fetvanın çok faydası olmuştur Allah’ın izniyle milli mücadele inançla güçlenerek yoluna devam etmiştir.
Bir gün Mustafa Kemal ‘ in kapısı çalınır gelen Ankara Müftüsü Rıfat BÖREKÇİ ‘ den başkası Değildir. Mustafa Kemal’e
"Evladım ömrümde biriktirdiğim servetim bu kesenin içindedir. Ak akçe kara gün içindir. Belki ülkemin ve milletimin bir derdine merhem olur diye düşündüm," diyerek takdim etmiştir. Mustafa Kemal çok sevdiği Rıfat BÖREKÇİ’ye her zaman saygı duymuştur Diyanet işleri başkanlığını kurduğunda bu önemli teşkilatın başına Rıfat BÖREKÇİ'yi tayin etmiştir. Rıfat BÖREKÇİ ölümüne kadar yani 17 Yıl bu makamda hizmet vermiştir.
15 mayıs 1919 tarihinde sabaha karşı yunan askerlerinin İzmir’i işgalinden 4 saat sonra Denizli müftüsü Ahmet Hulusi efendi düzenlediği bir mitingde:
"Ey Denizli halkı bu gün sabahın erken saatlerinde İzmir yunanlılar tarafından işgal edilmiştir. Bu tecavüze karşı hareketsiz kalmak din ve devlete ihanettir. Meşru olan munhasıran vatan müdaafası istiklal uğruna cihat yapmak tam manası ile teşekkül etmiştir." diyerek düşmana karşı direnişi başlatmıştır.
17 mayıs 1919 tarihinde Çal müftüsü Ahmet İzzet efendi de halkı çarşı camiinde toplayarak düşmana mukavemet edilmesi gerektiğini anlatmıştır. "Rabbimiz bir peygamberimiz bir vatanımız bir olduğuna göre muhafaza ve müdaafasına mecburuz çöken saray saltanatının yerine milletin kalbindeki iman nuru bir kat daha parlamıştır." ifadesi ile düşmana karşı direnişi başlatmıştır.
İngiliz ve Fransızların işgal ettikleri Urfa da Urfa müftüsü Osman efendi Urfa’ya sevk edilen Kuvayi milliye gönüllülerine şöyle hitap etmiştir." Yavrularım bu gün gayret ve namus günüdür düşmanı bulunduğu yerde ölüme mahkum edenler ancak yaşama hakkına malik olurlar vatan ve memleket sevgisi taşımayanlarda ise namus ve iman bulunmaz." ifadeleri ile düşmana karşı direnişi başlatmıştır.
Maraş’ta İşgal kuvvetlerine karşı ilk silah çeken sütçü imamdır. Attığı kurşun bir ermeniyi öldürmekle kalmamış bütün halkın ayaklanmasına vesile olmuştur ve Maraş’daki direnişi başlatmıştır.
Müdafai hukuk cemiyetlerinin yurt çapında teşkilatlanmasında hocalar alimler ve müftüler aktif rol oynamıştır. Gençleri heyecan ve gayrete getirmişler vatanı işgal eden düşmanlara karşı cihat ilan edip milli mücadelenin en ön saflarında yer almışlardır.
Mustafa Kemal Paşa Hocalarla Alimlerle Müftülerle el ele istiklale yürümüş ve istiklali yürütmüşlerdir. Eğer bu milletin göğsünde iman elinde de kuran olmasaydı ne Çanakkale de zafer ne de Anadolu da istiklal kazanılabilirdi.
Mustafa Kemal Atatürk bir yurt gezisinde Çanakkale’de iken coşkun halk kalabalığı arasından iki yahudi vatandaşın halkı yararak atam paşam sözleriyle Atatürk'ün önüne atılır. Bizi kovuyorlar atam derler Mustafa Kemal sizi kim kovuyor devlet mi hükümet mi polis mi jandarma mı hayır efendim derler Mustafa Kemal peki öyle ise sizi kim kovuyor deyince halk kovuyor atam halk derler Mustafa Kemal halk isterse beni de kovar deyip yürür
Türk orduları 1922 ' de düşmanı Akdeniz e dökünce zamanın İngiliz işçi partisi lideri devrin başbakanı için hazineden bu kadar para harcandı bütçe tüketildi hani Anadolu taksim edilecekti hani boğazlar bizim olacaktı başbakan gelsin bunun hesabını versin diye bir gensoru verir.Kürsüye gelen zamanın İngiliz başbakanı;
"Arkadaşlar yüz yıllar nadir olarak dahi ve lider yetiştirir şu talihsizliğimize bakın ki çağımızda o büyük lider Türk ulusuna nasip olmuştur Mustafa Kemal'in dehasının zekasının ve cesaretinin karşısında elden ne gelirdi ki!" diyerek istifa etmiştir.
11 Kasım 1938 günü yani Atatürk'ün ölümünden 1 gün sonra van civarında alman arkeologlar bir kazı yapıyorlar. Bir köylü kadın ağıt yakıyor ağlıyor ve bir şeyler söylüyor Arkeolog heyetinin başkanı alman profesör merak ediyor ve tercüman aracılığı ile kadına niçin ağladığını soruyor Köylü kadının bir ineği olduğunu dağda kurtlar tarafından parçalandığını ve kadının ağlarken. Ey kahrolası kurtlar sizde mi ? öğrendiniz Mustafa Kemal ATATÜRK'ün öldüğünü de dağda ineğimi parçaladınız sözleri alman profesörünün gözlerini yaşatmıştır.
Zamanın Mısır Başbakanı Mustafa Kemal Atatürk'e Hürriyet içerisinde yaşıyorsunuz. Acaba biz ne yapmalıyız ki hürriyet içerisinde yaşayalım diye sorar. Mustafa Kemal Atatürk vatan için ölmeye hazır bir buçuk milyon genç askeriniz varsa bu iş olur dedi. Mısır başbakanı vatan için ölmeye hazır bir buçuk milyon genç askerimiz yoktur deyince. Mustafa Kemal öyle ise sizin de hürriyet içerisin de yaşamaya hakkınız yoktur diye cevap verdi.
Sanatı olmayan bir milletin Şah damarı kopmuştur. Bu millete hizmet eden onun efendisi olur. Medeni olmayan milletler medeni milletlerin ayakları altında ezilmeye mahkumdur sözleri Mustafa Kemal ATATÜRK'e aittir.
Değerli okuyucularım görülüyor ki Mustafa Kemal Atatürk Dağdaki çobanında köydeki vatandaşında güvencesiydi. Bu duygu ve düşüncelerle hepinizi Allaha emanet ediyorum.
ATATÜRK ve İSTANBUL
30 NİSAN 1919: Mustafa Kemal Paşanın 9 . ordu müfettişliğine tayin emri o zamanın resmi gazetesinde yayınlandı savaş bakanlığı aynı gün başbakanlıktan Samsun Sivas Van Trabzon ile Erzincan’daki mülki memurların Mustafa kemal paşa tarafından yapılacak olan tebligata uymaları konusunda bir tamim çıkartılmasını istedi Mustafa kemal paşa yine o gün Samsun’a götürecek karargâh mensuplarının isimlerinin yer aldığı taslak listeyi savaş bakanlığına sundu.
6 Mayıs 1919: Savaş bakanı Şakir paşa Mustafa Kemal paşaya Samsun’daki görevi ile ilgili bir talimatname verdi paşa o gün savaş bakanlığından bazı diplomatik yazışmaların kopyasını ve 6 adet mühür kazdırılmasını istedi.
9 Mayıs 1919: Mustafa Kemal paşa Sivas’taki 3.ncü kolordu kumandanlığına bir telgraf çekerek birkaç gün sonra samsunda olacağını yazdı.
13 Mayıs 1919: Mustafa Kemal paşa basın-yayın genel müdürlüğüne bir yazı yollayarak ertesi gün bir toplantı planladığını ve samsun yolcularının toplantıdan haberdar olabilmeleri için toplantının günlük gazeteler vasıtasıyla duyurulmasını istedi.
13 Mayıs 1919: Savaş bakanlığına bir yazı gönderen Mustafa Kemal paşa görevinin seferi olması dolayısıyla üç aylık tahsisatının peşin verilmesini beklenmeyen masraflar için bir miktar ödeme yapılmasını ve 2 binek otomobili tahsis edilmesini talep ederken bu işlerin 1 haftadır neticeye bağlanmamış olmasından yakındı.
13 Mayıs 1919: Karadeniz fiilen İngiliz donanmasının işgali altında bulunduğu için boğazlardan ancak İngiliz vizesi ile çıkabiliyordu. 23 karargâh mensubu ile 25 erden oluşan liste 9.ncu ordu müfettişliğinin kurmay başkanı Albay Kazım bey tarafından mühürlenerek vizelerinin alınması için savaş bakanlığına gönderildi.
14 Mayıs 1919: Mustafa Kemal paşa Samsun’a bir telgraf çekti Cuma günü öğleden sonra bandırma vapuru ile hareket edeceğini söyledi ve geçici olarak kalabilecekleri bir yer temin edilmesini istedi.
15 Mayıs 1919: İstanbul’daki İngiliz irtibat kumandanı binbaşı Millingen Samsun’a gidecek olan 48 kişi ile 6 adet eğerli attan ibaret olan listeyi 15 mayıs da tasdik etti.
15 Mayıs 1919: Mustafa Kemal paşa yıldız sarayında sultan Vahideddin ile görüştü.
16 Mayıs 1919: İngiliz irtibat subayı yüzbaşı John Geodolphin bennett bir gün önce onaylanan isimlerin yazılı olduğu kağıtların arka sayfasına vize damgalarını bastı.
16 Mayıs 1919: Mustafa Kemal paşa öğle saatlerinde yıldız sarayında sultan Vahideddin ile son defa görüştü oradan şişlideki evine geçip annesi ve kız kardeşi ile vedalaştı daha sonra Galata rıhtımına gitti bir motorla bandırma vapuruna bindi .
19 Mayıs 1919: Bandırma vapurunun yolcuları sabahın erken saatlerinde Samsun’a vardılar.
/Ali Değermenci
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder