“Sarı Yazma” Rıfat Ilgaz ve ÜNYE
Ünyeli fırıncı Mustafa kimdir?
Hemen hemen küçükten büyüğe hepimizin en az bir defa seyrettiği “Hababam Sınıfı” filmlerinin senaryolaştırıldığı “Hababam Sınıfı” Romanlarının yazarı Rıfat Ilgaz daha küçük bir çocukken dokuz on yaşlarında üç yıl kadar Ünye’de kalmıştır.
Babası o yıllarda Samsun Terme İnhisar (Tekel) memurluğuna tayin olur, görevi içinde, çevrede, Ünye’de dahil, kaçak tütün ekimi ve satışını denetlemekte vardır. Ünye o yılarda Samsun’a bağlı bir kasabadır, bu tarihten birkaç yıl sonra halkın büyük itirazlarına rağmen Ordu’ya bağlanacaktır.
Terme, bataklık ve sivrisineklerin bol olması nedeniyle, baba Ilgaz aileyi, kendi kasabalarına benzediği ve deniz kenarı olduğu için Ünye’de bir ev tutarak buraya yerleştirir, kendisi de Rıfat Ilgaz’ın anlattıklarından çıkardığımız kadarıyla Terme’den Ünye’ye gider gelir. Fakat o yıllarda ulaşım ya at sırtında ya da ya da paytonla yapılır. Doğru dürüst bir yol yoktur ve yollar tehlikelidir, Kurtuluş Savaşı henüz bitmiştir, her taraf asker kaçakları ve eşkiyalarla doludur.
Beşinci ve altıncı sınıfları Terme’de okuyan Rıfat Ilgaz Ünye’de iken bir fırıncının kendisine okumak için verdiği romanlardan etkilenmiş okuma ve yazma sevgisi bu yılarda Ünyeli fırıncı Mustafa sayesinde ortaya çıkmıştır. O yıllarda Ünye’de tuttuğu kısa kısa günlüğü, atmış yıl sonra hayat hikayesi olarak Sarı Yazma adıyla karşımıza çıkacaktır. Sarı yazma o yılların Ünye’sinden belgesel nitelikte kıymetli bilgiler vermesi bakımından önemlidir.
Rıfat Ilgaz memur bir ailenin çocuğu olarak Kastamonu’ya bağlı sahil kasabası Cide’de dünyaya gelmiştir. İlkokulu beşinci sınıfa kadar Cide’de beş ve altıncı sınıfı, babasının memuriyeti dolayısı ile Terme’de okumuştur. 1930 yılında öğretmen okulunu bitirmiş bir müddet öğretmenlik yaptıktan sonra, edebiyat fakültesinde okurken yazdığı bir kitap yüzünden tutuklanarak öğretmenlikten ayrılmıştır. 1946 yılında tekrar öğretmenliğe dönen Rıfat Ilgaz ellili yılarda gazetelerde de yazmaya başlamış Hababam Sınıfı romanlarını da o yıllarda yazmıştır. Hababam Sınıfı yatılı okulda kendi yaşamıdır. Yetmişli yıllarda emekli olur ve Cide’ye yerleşir. Daha sonra İstanbul’a gelir.
1940 yılların toplumcu şairlerin en önemlisi sayılan Rıfat Ilgaz’ı biz Hababam Sınıfı yazarı olarak biliriz, fakat bundan başka atmışa yakın, şiir hikaye, roman, öykü dalında basılmış eserleri vardır.
Bazı eserlerinde komünizm propagandası yaptığı gerekçesi ile aralıklarla beş yıl hapis yatmıştır. Eserlerinden bazıları şunlardır: Hababam Sınıfı serileri, Halime Kaptan, Karadenizin Kıyısında, Karartma Geceleri ve birçok çocuk, hikaye ve şiir kitapları.
1993 yılında vefat eden Rıfat Ilgaz’ın Cide’de doğduğu ve yaşadığı ev müze yapılmıştır. Adına her yıl temmuz ayında bir festival düzenlenmektedir. “Sarı Yazma Festivali”
(…)
“Hababam Sınıfı” nasıl doğmuştur? Rıfat Ilgaz bu konuda şöyle der:
“Hababam Sınıfı” Kastamonu muallim mektebi anılarımdır. Ben tipleri söyleyeyim, Güdük Nemci benim. Nihat Dicle hocamız müdür yardımcısı idi ve Kel Mahmut tipinde canlandırdım. Safranbolu’lu Ahmet de İnek Şaban oldu. Yüz yirmi kiloluk bir de Tulum Fehmi’miz vardı, Fehmi’ye iki porsiyon yemek çıkardı, o da Tulum Hayri oldu. Hademe Şerife Hanım, Hafıze ana tipinde canlandı. Fransızcacı Sedat Bey yine aynı rolde. Vak Vak Rıza, matematikçi Faik Beydir, Kastamonu ağzıyla konuşurdu, Badi Ekrem Dadaylı, Rahmicük’tür. Kel Mahmut ile Şakir Bey’i çok severim, kopyayı yakalayan Maraton Reşit’ti. Hemen hepsi iyi öğretmenlerdi.”
Fakat Rıfat Ilgaz romandan sinemaya aktarılan bu filimlerden hiçbirini beğenmez ve rejisörle mahkemelik olurlar ve bir açıklamasın da şöyle der:
“Hababam Sınıfı”nın ilkini izlediğimde büyük utanç duydum. Kötü öğrenci yoktur, kötü eğitim sistemi vardır.”Hababam Sınıfı” bizim Milli Eğitim’imizin bir hicvidir, romanıma bağlı kalınmasını isterdim, sözleşmeye uymadılar, rezil bir film çevirdiler. Daha sonraki filimler iyi olur, düzelir diye izin verdim fakat olmadı. Ben öğretmenim, kendi mesleğimi bu kadar ayaklar altına almam. Öğrencinin gayrimeşru çocuğunu yatakhanede büyütmesi ve kör öğretmenin sahneleri benim romanımda olmayan bölümlerdir.”
(...)
Hepinize sevgiler.
Yaşar Karaduman
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder