Bu Tahrir Defteri, Başbakanlık Osmanlı Arşivi'nde
Tapu Defterleri Fihristi'nde 387 numara ile kayıtlı bulunan icmâl niteliğinde
bir muhasebe defteri'dir. Tamir edilerek yeniden ciltlenmiş 978 sayfalık bir
defterdir. Bizim burada yayımladığımız kısım ise sâdece Canik Livası'na âit
bölümdür. Her şeyden önce, burada hedefimiz Ordu ve Yöresi ile ilgili bütün
kaynakları aynı dizi içinde yayımlamaktır.
Bölgede yapılan saha araştırmalarıyla ve diğer
defterlerle karşılaştırmalar yapmak suretiyle yerleşme yerleri büyük ölçüde
tespit edilmiştir ve bunlarla ilgili haritalar hazırlanmıştır. Defter'in tarihi
tartışmalıdır. Bu tahririn başlama tarihinin 926/1520 olduğu bilinmektedir.
Bu dönemde Canik Livası, Bolaman Irmağı'nın
Doğu'sunda, Reşâdiye (İskefsir), Mesûdiye (Milas), Perşembe (Satılmış), Gölköy
(Habsamana), Aybastı, Kabataş, Çamaş, Bolaman, Uzunisa, Güzelyurt, Ulubey, Ordu
Merkez, Bulancak (Kebsil), Kovanlık, Gülyalı, Kabadüz, Giresun'un Doğu kesimi
ve Yavuzkemal'den oluşan ve Canik-i Bayram adını da taşıyan Ordu Kazası'nı;
Bolaman Irmağı'nın Batı yakasında ise, Fatsa, Korgan, Kumru ve Ünye'yi, Samsun
ve ilçelerini : Terme, Çarşamba (Arım), Kavak, Alaçam, Bafra ve Vezirköprü
(Gedegra ve Kocakayası)'yü ihtiva ediyordu.
CANİK LİVASI
KAZÂLARI
KAZÂ
KAPSADIĞI ALANLAR
Canik-i Bayram Ünye, Fatsa, Kumru, Korgan hariç
Ordu İli, Giresun'un Batı kesimleri ve Reşadiye.
Satılmış Bugünkü Fatsa, Korgan ve Kumru ile
Ünye'nin bazı köyleri.
Ünye Ünye ilçe merkezi ile yakınlarındaki köyler
(15 ve 16. yy.'da 10 köy).
Terme (Tîrme) Bugünkü Terme ile Ünye'nin Batı ve
Güneybatı'sındaki bazı köyleri.
Arım Bugünkü Çarşamba ile yakın geçmişte Kavak'tan
ayrılan Asarcık İlçesi.
Samsun Bugünkü Samsun Merkez İlçe ile yeni kurulan
Ondokuzmayıs İlçesi.
Bafra Bugünkü Bafra ve Alaçam.
Kavak Bugünkü Kavak.
Gedegra Vezirköprü'nün merkezi, Doğu, Kuzey ve
Kuzeydoğu kesimleri.
Kocakayası Vezirköprü'nün Batı kesimleri (Mezraa
Bucağı ile Merkez ve Beşpınar'ın Batı'sı).
Yöredeki iskân merkezlerine baktığımızda kasaba
denilebilecek iki yere rastlanıyor : Samsun ve Pazar-ı Güründür/Güründür Pazarı
(yani Bafra). Sanayi - öncesi devirlerde bir yerleşim biriminin kasaba veya
şehir sayılabilmesi için hangi kıstasların kullanılması gerektiği
tartışmalıdır.
TD 387'de Ünye'de yazılı olan Gavraz Köyü'nün bir
hissesi ile Dizdar Köyü TD 54'de Terme'ye bağlı olduğundan ve yine kale
merdleri (32 nefer) TD 54'de yer almadığından (c) kısmındaki rakam düşük
gözükür. Gavraz'ın buradaki hissesinde 97 nefer, Dizdar'da ise 53 nefer, 4
müsellem ve 2 sipahi-yi mütekaid yazılıdır. Bunları ve kale merdlerini
eklediğimizde toplam 939 nefere ulaşılır ki bu TD 387'nin toplamından 18
fazladır. Burada şunu da belirtelim ki (c)'de gözükmeyen ehl-i berat Dizdar'da
kayıtlı bir hatiptir.
KANUNNÂME*
*(Bu kanunnâme, burada Canik Livası'na ait bölümünü
yayımladığımız 387 numaralı Defter-i Karaman ve Rûm'un 347 - 351. sayfaları
arasındaki Rûm Kânûnnâmesi'dir.)
-Sûret-i tafsîl-i kavânîn-i şer'iyye-i müte'âmile
ve kavâ'id-i örfiyye-i müte'ârife ki makâl-i defâtîr-i Osmaniye ve me'haz-ı
sultaniye berât-muceb ki zikr olunur. Resm-i çift tamam çiftlik üzerine
kaydolunan raiyyetden elli yedi akçe ve nîm ciftden nısf resim ve bir mikdar
yir tasarruf iden ekinlü bennâkdan onsekîz akçe ve caba kaydolunan bennâkden,
-ki ez'af-ı re'âyâya himâyet olunmuş (olunması ?) emr-i müstahsendir - kânûn-ı
kadîm üzere onüç akçe alınur. Ve defterde hâli ani'r- rüsûm kaydolunan
mücerredlerden nesne alınmaz.
-Ve mücerred olan te'ehhül etse caba resmi alınur
ve caba ekinlü olsa ekinlü resmi alınur, caba resmi ref olunur. Ve çift
kaydolunmayalar çifte ve çiftliği mâlik olsalar resm-i çift alınur, bu bâbda
itibâr çiftlik mikdarma dâirdir. Ve çiftlikden ziyâde yir dutsa tasarruf iden
kimesne ziyâdeye nisbet raiyyet gibi resim virür.
-Pîr olub veyâhûd fakr u faka 'arız olub çift ve
çiftlik elinden giden kimesneden resm-i çift alınmak hayf-ı sarîhdir, hususa ki
elinden giden yiri ma'mûl olub resm-i mukayyedine nakz gelmemiş ola.
- Sipahiden çiftlik dutan hâriç raiyyet ki
çiftliğin tamam - rüsumun eda itmeği iltizâm itse resm-i çift bütün çiftlikden
nısf resim alınur. Nısfdan ekall olan yirlerden eğer arâzi-yi sagîrden olub
veyâyûd hâs yirler olsa ki her yıl zirâ'at olunur hâsıl viren iki dönüme bir
akçe alınmak kânûn-ı resme mutâbıkdır.
- Zîra hâs yirden seksen dönüme ve
mutavassıtu'l-hâlden yüz dönüme ve ednâ yirden yüz otuz dönüme bir çiftlik
i'tibâr olunur. Çiftlik dahi hatavât-ı müte'ârefe ile tûlen ve arzan kırk hatve
yirdir. Resm-i çift dahi mart ayında almur.
- Ve rüsûm-ı âsiyâ(b) ekser memâlikde harman
vaktinde alınmak kânun olmuşdur. Ahz olan defterde kayd olunduğu üzere olup
ziyâde tecâvüz itmeye. Ve raiyyetden tekrar öşür sol raiyyetden almur ki kendü
sipahisinin tîmarındaki çiftliği terk idüb varub gayrı yirde zirâ'at ide. Terk
itdiği çiftlik ma'mûl olmadığı takdirce iki öşür alınmak kânûn-ı ma'rûfdur,
Amma sipahisinin tımarında zirâ'ate kabil yir olmadığı takdirde gayrı yirde
zirâ'at iden kimesneden tekrâr öşr alınmak hayf-ı nâ-ma'rûfdur.
-Raiyyet ki yerlü olub müteferrik olsa göçürüp
yirüne getürmek kânûn-ı kadîmdir. Amma on yıldan ziyâde varub bir yirde
mutavattın olan kimesneyi göçürüb getürmek men' olunmuşdur. Husûsa ki caba ola
her ne yirde olursa resmini virdükten sonra göçürüp yerine getürmek memnû'dur.
Ve raiyyet oğlu raiyyetdir, mâdâm ki âhere kayd olunmamış ola. Âhere
kaydolundukdan sonra kaydolunduğu üzere ma'mûldür. Ve bir şehirde raiyyet
neslinden on onbeş yıl tavattun idüb bu husûsa defterde re'âyâda mukayyed
olmasa ânın gibi kimesne şehirlûye mültehik olur.
- Yörükde ve yirlüde resm-i ganem iki koyuna bir
akçedir. Koyun ile kuzu bile sayılmak kânûn olmuşdur. Yörüğün koyunu kırulub
hiç kalmasa ve yahud resm-i ganem resm-i caba mikdarınca olsa anların gibiden
caba resmi alınur, ziyâde alınmaz. Ve yörük tâifesinin rüsûm(u) abril ayında
alınmak mukarrer olunmuşdur.
- Ve ağıl resmi kışladuğu takdirde resm-i bennâk
deyu her sürüden Kırşehri Vilâyeti'nde ve anın civârında olan vilâyetlerde mutavassıtu'l-hâl
bir koyun alınmak kanûn-ı mukarrer olmuş, ana binâen defter-i cedîd-i hâkâniye
dahi eyle kayd olundu.
- Ve vilâyet-i Rûm'un arazisi iki başdan ta'şir
olunmak kânûn-ı kadîm olmağın defter-i cedîde dahî eyle sebt olundu. Ve şol
mâlikâne ki ashâb münkariz olmuşdur tımara sebt olundu.
- Ve bir hassa çiftliğe bağ dikilse rub'-ı hâsılı
tımar için zabtolunur. Eğer ziyâde eyü yir olsa sipâhi kendü tasarruf etse ve
yahud etdürse müstakil sipâhi üzerine hâsıl kayd olunurmuş, girü kemâkân olduğu
yirde hâsıl kayd olundu.
- Ve bundan evvel Vilâyet-i Rûm'da gâlib şöyle
olmuş imiş ki re'âyânın mahsûllerinden defterde kayd olan rüsûmdan zâyid
sâlârlık ve yemlik alınub ve çift yazılan kimesne her yıl tımar erine birer gün
kulluk iderler imiş ve yılda harman resmin deyu birer kile arpa ve birer tavuk
alırlar imiş ve hisar erenleri dahi her yıl çiftden çifte birer yük saman ve
birer yük odun alırlar imiş; bu husûs bid'at olub ve defterde hâsıl kayd
olmaduğu sebebden adâlet-i pâdişâhî üzere hükm-i cihân-mutâ'birle ref olunub
memnû olduğu cihetden defterde hâsıl kayd olunmadı.
- Ve sipahinin
gallâtın anbarına iletüb ve hisar erenlerinin kal'aya iletmek re'âyâya
bid'atdir; bir günlükden ziyâde mesâfet olsa def'an li'l-harac teklîf olunmaya
deyu emr olunub kânûn-ı kadîmde derc olunmuşdur.
- Ve harman vaktinde re'âyânın gallesi ta'şîr
olundukda sâlâr olanlar tevakkuf göstermeyüb fi'l-hâl hazır olan harmanı ta'şîr
idüb te'hîr itmeyüb re'âyâya tâciz ve tazyik etmeyeler. Eğer kesret-i hidmetden
irişmeyüb ve yâhûd ta'arruz ve ihmal idüb üç gün te'hîr olunmağla zarar
müterettib olursa def-i zarar içün köyün imamı ve kethüdası ma'rifetiyle ölçüb
behresin ifrâz idüb sâhibi gelicek teslîm eyliye.
- Ve Defter-i Hâkânî'de çift ve nîm ve bennâk kayd
olunan re'âyâdan biri fevt olub birkaç oğulları kalsa yeri mücerredine kayd
olunub evlüsü caba sebt olunub ve resm-i caba ile yeri dahi biriktirülüb bu
kadar hısasihim resimlerin eda idüb yiri müşterek tasarruf iderlermiş. Zira
caba bennâk(li)k ra'iyyeti atası yerinden men' etmez; fi'l-hakika mülk-ü
mevrûsu gibidir. Bu cihetden kemâkân müşterek kaydolunub kesret-i te'âmül içün
nizâm-ı re'âyâ bunun üzerine muntazam olub adâlet-i pâdişâhî üzere meşkûr kümub
Defter-i Cedid-i Hâkânîye kaydolundu.
- Ve
re'âyânın zirâ'ate kabil yerleri bilâ-mâni üç yıl boz kalsa tımara zarar olduğu
takdirce defi zarar içün sahibinin elinden alınub gayri kimesneye tapu virmek
örfen caizdir. Amma dağ ve kayır bir yer olub ve yahud su basub her yıl
zirâ'ate kabil olmayup boz kalsa alınub gayre virmek memnû'dur.
- Ve bir
ra'iyyetin çifti öküzü maslahatı içün ve harman yeri içün birkaç dönüm yeri boz
koyup mer'a edinmek memnu' değildir. Bu husûsiyyât içün hükm-i şerif vârid
olmuşdur deyu kânûn-nâme-i pâdişâhîde derc olunmuşdur.
- Ve kadîm
ü'z-z aman da şehirlünün ve ehl-i kurânın, davarları örüsü ta'yîn olunan
mer'aların ekilmesi ve korunması memnû'dur.
- Atası yiri
mülk-i mevrûsu gibi itibâr olunmuşdur. Yetimin atasından kalmış yeri gayri
kimesneye teslim olunsa yetim baliğ olıcak taleb etse girü yetime emr olunur.
Avret tasarruf etdüğü yeri boz komayub behrecâtın ve rüsumun eda etse elinden
alınmak kânuna muhâlifdir.
- Ve bir
hâriç ra'iyyet resm-i tapu ile tasarruf etdüğü yer almub dâhil ra'iyyete
verilmek memnû'dur. Hâriç ile dâhil ortasında tercih men' olunmuşdur.
- Ve bağdan
ve bağçeden behre alınmak kânûn-ı şer'a mutâbıkdır. Amma re'âyânın telhîs-i
öşrde müzayaka çeküb def-i müzayaka içün öşür mikdarına bedel tahmin olunub
haraç itibâr olunmuşdur.
- Etrâf-ı
memâlikde bi-hasebi'l-hâsıl bağ dönümü ile yer bir dönümden bazı vilâyetde üç
akçe ve bazı vilâyetde beş akçe ve bazı vilâyetde on akçe alına gelmiş.
Hadâyıkdan ve harimlerden öşürlerine göre kesim alınur. Köhne defterde dahi bu
itibâr üzere mukayyed olunub her vilâyetin kanuna ne ise ol üzere kaydolundu.
- Ve öşr-i
aselden bedel her kovanda bi-hasebil-hâsıl bazı vilâyetde iki kovandan bir akçe
ve bazı vilâyetde bir kovandan bir akçe.
- Ve bir
tımarda ki bağ ve bağçe kovan ve koyun ve âsiyâ (b) olmayub sonradan hadis olsa
öşrü ve rüsumları sâhib-i tımara müte'allıkdır.
- Ve resm-i
arûsâne mücerrede kızdan altmış akçe ve avretden kırk akçe ve fakîrelerden nısf
resimdir. Ganîye ve mutavassıtu'l-hâle beyne beynedir. Yerlüde avretin resm-i
nikâhında ve resm-i arûsânesinde toprak hakkıdır. Yörükde lâ-mekân olduğu
sebebden atasına tâbi olmakda bakire ile seyyibe birdir. Ve resm-i nikâh dahî
a'lâsı dinardır ve ednâsı on iki akçedir. Ve mutavassıtu'l-hâlden nâkih ile
menkûhenin hâline göre alınur; amma resm-i gerdek alınmak ma'rûfdur.
- Ve re'âyâ
dutdukları yava ve abd-ı âbık ve kenizek âhere kayd olunmadığı takdirce sâhib-i
timârındır. Müddet-i örfiye tamam oldukdan sonra kadı ma'rifetiyle bey'-i men
yezîd alınub satılan kulun ve cariyenin ve devvâbın behâlan ki ashâb zahir
olunmaya bir emin katında hıfz olunmak kânûn-ı kadîmdir. Müddet-i örfiye dahî
kulda ve cariyede üç aydır ve devvâbda bir aydır. Behâlusunda müddet nısf-ı
abd-ı âbıkdır. Re'âyâ dutduğunda itibâr serbest tımardadır. Serbest olmayan
tımarlarda kendü re'âyâsı ile gayrın re'âyâsı dutmasında fark yokdur. Defterde
bu husus taayyün olunmaduğu takdirce mîr-i livaya ve yahud subaşılarına ma'mûl
olduğu üzere tasarruf olunur. Müsellem ve yörük dutmaları dahi bu itibâr
üzerine ma'mûldür.
- Ve kile hakkında
ve bâc babında ma'mûl olan kânun dahi budur ki bir müd buğdaydan satandan buçuk
kile dolu buğday alınur. Buruşa müddü ile bir müd undan satandan iki akçe, arpa
ve kapluca ve mercimek ve nohud ve şâir hububatdan buğday gibidir.
- Esirden
satandan iki akçe ve alandan iki akçe alınur. At satılsa girü (?) ancılayın
merkeb satılsa satandan bir akçe ve alandan bir akçe ve su sığırı ve kara
sığırı merkeb gibidir. Deveden, satandan dört akçe ve alandan dört akçe. Koyun
ayakdan satılsa satandan iki koyuna bir akçe alınır, alandan alınmaz. Kuzu
ayakdan satılsa satandan üç kuzuya bir akçe alınur, alandan alınmaz. Şehr-i
kazaya koyun getürüb boğazlasa evvelden on koyuna bir akçe alınurdu, şimdiki
hâlde dört koyuna bir akçe oldu deyu istimâ olundu; amma dahi ma'mûl olduğu
malûm olmadı. Ve kuzu boğazlasa beş kuzuya bir akçe alınur. Celebkeş koyun
getürüb boğazlasa iki koyuna bir akçe alınur.
- Bal ve yağ
ve badem ve fıstık ve boya ve hinna ve şâb ve nıazu ve sumak ve bunun emsali ki
batmanının behâsu kırk akçeden yukarı ola satandan üç rub' alandan buçuk
alınur. Batman dahi onsekiz vukiyyedir.
- Batmanı
kırk akçeden aşağı olandan üzüm ve incir gibi satandan bir batmanda yarım akçe
alandan rub' alınur. Şehir nahiyesinde olan yemiş yerinde behâya dutulub bin akçede
yirmibeş akçe alınur. Bir yük elmadan ve amruddan ve enardan ki at yükü ve
katır yükü ola yükde bir akçe alınur; deve yükü olsa iki akçe alınur.
- Şehre
giren ve çıkan bu yüklerden ki kapan dıvarı olmaya yükde iki akçe alınur; kapan
divan olursa kapanda dökülür, kapan resmi alınur, gayrı nesne alınmaz. Fülfül
ve çivid ve nişadır ve 'usfur ve lök ve çelik (?) ve ............. ve karanfil
ve cemî' bahar âletine kantarına satandan iki akçe ve alandan iki akçe alınur.
Kantarı kırk vukiyyedir.
- Bir
bütün...(?) satandan beş akçe ve alandan beş akçe alınur. İncir ve üzüm ve
badem ve erik ve kuru..(?) olsun yaş olsun bakkala onun onbir üzerine narh virülür.
Arpa niceye alınursa müdde beş akçe üzerine narh virülür. Bal ve bağ ve şîr-i
revgan dahi incir ve üzüm gibidir.
- Kuzu eti
ikiyüz dirhem olsa ve koyun eti ikiyüzelli ve keçi eti üçyüz ve kara sığır eti
üçyüz yetmişbeş ve su sığırı eti dört yüz satılur.
- Ve
haramiye ve uğruya ve kanluya ve sair hırsızlara bi-hasebi'l-nıerâtib siyâset
eylemek medâr-ı nizâm-ı memleket atlu sancağı beğinindir. Amma bir sebeble
şer'an ve örfen afv olunsa bedel-i siyâset akçe alınmak kânûn-ı kadîme
muhâlifdir. Ve siyâset olunan kimesneden cürm almak yokdur. Amma afv olunduğu
takdirce cürümlük sâhib-i ra'iyyetindir.
- Cürüm dahi bi-gayr-i hakkın katl-i nefs iden
kimesnenin a'lâsından üçyüz akçe ve mutavassıtu'l-hâlden ikiyüz akçe ve ednâdan
yüz akçe. Ve göz çıkaran ve el düşüren kimesneden cürüm bi-kadr. Ve baş yarılub
sünük çıka ve diş çıka ve çomağıyla ve kılıcıyle ve bakî âlet-i harble mecruh
olub döşeğe düşen yüz akçe ve bunlardan madun cerâimde ki ta'zîr ve te'dîb
lâzım ola otuz akçe ve kara bereden on akçe cürüm alınmak örf-i ma'rûfdur.
- Mücrim
olan kimesne teftiş olunmadın veyahûd üzerine zahir olan şenâyi yerine varmadın
sancakbeği ve subaşıları ve adamları nesne alub salıvirmek memnû'dur. Ve illâ
kendüler mahall-i töhmet olub adamları mücrim ve müstehakk-ı 'ikâb olur. Ve her
mücrimin ve müttehimin cerimesi vilâyet kadısı katında veya müfettiş huzurunda
sabit ve zahir olub ehl-i örfe dutub teslim etmedin siyâset eylemek şer' ve
kânuna muhalif ta'addîdir. Amma mücrim ve müttehim olan kimesne mütemerrid ve
mu'arinid olub mahkemeye gelmekden imtina' etse bu takdirce cebr ile
bilâ-ta'zîb mahkemeye getürmek memnu' değildir.
- Bi'l-cümle
kazâyâ-yı örfiyyeden her kaziyye ki vâkî olub kudât-ı vilâyet ma'rifetleriyle
olub ümerâ-yi izâm-ı râ'ûn ve hüddârn-ı hüdâvendigâr yasağı ile mûcib-i şer'a
muti ve muktezâ-yı örfe münkâd kılmak menât-ı tenfiz-i ahkâm-ı hükkâm ve şartı
ri'âyet-i intizâm-ı beyne'l-havass ve avamdır. Ve's-selâmü âlâ men
ittebe'a-l-Hudâ.
- Ve Arım ve
Tîrme ve Ünye kazalarında olan re'âyâ bedel-i avarız kendir hidmetin iderler,
ber-mûceb-i kânûn-ı kadîm yılda üç gün hassa çeltüğüne hidmet iderler. Hidmet
eylemeyenler bedel-i hidmet bir mikdar akçe virmek kânûn-ı kadîmleridir,
kemâkân sebt-i defter olundu.
- Ve
müsellemlerin müsellemliği ve sayyadların sayyadhğı ref olunub sair re'âyâ gibi
dutageldikleri yerler ile hâssa-i hüdâvendigâr olmuşlardır. Hâliyâ cümle-i
vilâyet-i Rum'un kadîm olan müsellemleri bundan evvel müsellemlerin kesret-i
hidmetinden acizleri olduğu sebebden cümle-i mahsûlleri hâssa-i hüdâvendigâra
zabt olunmak emr olunmuş idi. Hâliyâ Rûmili beğlerbeğisi Sadi Paşa'dan mektûb
gelüb hidmetlerine iltizâm eylediklerin ve müsellemler lâzım olduğun arz
eylemeğin ber-mûceb-i emr-i hümâyûn Defter-i Tâceddin'de sütûr olanlar ve
evlâdları ber karar-ı sabık atları ve yarar yarakları ile sefer-i hümâyûn vâki'
oldukda sefere eşerler ve aralarında olan kadîm ra'iyyet ve ra'iyyet oğulları
kemâkân ra'iyyetdir. Ve çabaları dahi yirmi neferden bir neferi sefer vâkî
oldukda eşer ve sefer-i hümâyûna varmayanların varmadıkları yılın hukûk-ı
şer'iyeleri ve rüsûm-ı örfiyeleri hâssa-i hümâyûn içün zabt olunur. Ve cürm-i
cinayetleri ve arûsâneleri hâssa-i hüdâvendigâr içün zabt olunur.Ve katar
müsellemlerinin sabıka virügeldikleri bâd-ı hevâları ve gaîlâtlarından
virügeldikleri hukukları kemâkân alınub hâssa-i hüdâvendigâr içün zabt olunur. • Tahriren fî 12 Cemâziye'l-âhir sene 926.
/Bahaeddin
YEDİYILDIZ, Mehmet ÖZ, Ünal ÜSTÜN
Çalışmanın Tamamı: http://unyezile.com/kaza.htm
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder