7 . B ö l ü m
Bu olayları takip eden yaz geldiğinde, Bayezid
seksenbin kişilik kuvvetle Tsanika (Canik) topraklarına girdi ve başkent
Samson’u (Samsun) kuşattı. Bu şehir, Kuvvetli Samson” tarafından inşa edilmiş
ve ona izafe edilmişti. Şehrin hakimi de bu bölgeye izafetle Simaid ismini
taşıyordu.*
Kral bu Beyi şehirden tardetti. Ahali bunu duyunca Bayezid
e teslim oldular. Bayezid şehre ve bölgeye kendi adamlarını yerleştirdi.
_______________________
(* ) Simaid, herhalde bir yanlış anlama ve yazmadan kaynaklanmaktadır. Aslında Bayezid’in şehirden çıkardığı "Kötürüm Bayezid” denilen lsfendiyar Bey idi.)
8 . B ö l ü m
Yılanlar
ve Engerekler
Ben Bayezid nezdinde bulunduğum süre içinde, Samsun’da
heyecan verici, mucizevî, bir olay yaşandı. Şehrin önünde o kadar çok yılan ve
engerek vardı ki bunlar kentin önündeki ovayı bir millik daire halinde adeta
kuşatmışlardı. Canik (ki buna Samsun da dahildir, odunu bol, çok ormanlık bir
yerdir. Yılanların bir kısmı bu ormanlık bölgeden, diğerleri ise denizden geliyordu.
Yılanlar birbirleriyle savaşa girişmeden önce dokuz gün boyunca toplandılar. Bu
hayvanların korkusundan kimse şehirden dışarı çıkamıyordu, halbuki bunlar ne
hayvanlara ne de insanlara bir zarar veriyorlardı.
Bu sebeple şehrin ve ülkenin hâkimi yılanlara
dokunulmamasını emretmişti, zira ona göre bunlar her şeye kaadir Tanrının
takdiri ilahisi idi. Onuncu gün yılanlar birbirleriyle burun buruna gelip
sabahtan güneşin batışına kadar savaştılar. Samsun hâkimi ve ahalisi bunu görünce,
Bey kale kapılarından birini açtırıp atlı olarak küçük bir grupla şehrin önüne
çıktı ve yılanların savaşını seyretti. Su yılanlarının ormanlardan gelenler
karşısında gerilediğini gördü.
Ertesi sabah yılanların hâlâ orada olup
olmadıklarını görmek için tekrar şehrin önüne atla gittiğinde sadece ölü
yılanlar buldu. Bunları toplattırıp saydırdı, sekiz bin tane idiler. Bir çukur
kazılarak bütün yılanların içine atılmasını ve üzerinin toprakla örtülmesini
emretti. Sonra bu sırada Türklerin hükümdarı olan Bayezid’e bir haberci
göndererek onu bu hayret verici olaydan haberdar etti.
Bayezid bu olayı şehrin yeniden feth etmişçesine
büyük bir talih eseri saydı. O, orman engereklerinin deniz yılanlarını
yenmesine seviniyor ve şöyle söylüyordu: “Bu, her şeye kaadir Allah’ın bir
işaretidir, ve ben denize çok yakın bir ülkenin kudretli bir Beyi ve Kralı
olarak umuyorum ki her şeye kaadir Tanrının yardımıyla aynı zamanda denizlerin
de kudretli bir hükamdarı ve Kralı olacağım.”
Samsun aslında, surları birbirinden, aşağı yukarı bir ok atımı uzaklıkta, birbiri karşısında iki şehirdir. Şehrin birinde Hıristiyanlar, Cenevizliler, diğerinde ise çevredeki toprakların sahibi olan Müslümanlar yaşar.
Samsun aslında, surları birbirinden, aşağı yukarı bir ok atımı uzaklıkta, birbiri karşısında iki şehirdir. Şehrin birinde Hıristiyanlar, Cenevizliler, diğerinde ise çevredeki toprakların sahibi olan Müslümanlar yaşar.
Eskiden şehrin ve bölgenin hâkimi, orta Bulgaristan
menşeli Dük Sisman idi. Bulgaristan ise vaktiyle üç yüz kalesi, ve şehri olan
bir ülke olup başkenti Temowa (Tırnova) idi. Bu ülkeyi Bayezid fethedip Dükayı
ve oğlunu tutsak etmişti. Baba, tutsaklıkta iken öldü. Oğlu, kendini hayatta bıraksınlar
diye Müslümanlığı kabul etti. Bayezid o sırada Samsun ve Canik’i
fethettiğinden, bu şehri ve bölgeyi kaybettiği ülkesine karşılık olarak,
ölünceye kadar kendisine verdi.
(…)
(Sayfalar: 48-51)
Johannes Schıltberger
TÜRKLER VE TATARLAR ARASINDA (1394-1427)
Als Sklave im Osmanischen Reich
und bei den Tataren: 1394-1427
ÇEVİREN
Turgut Akpınar
Desenler, Schiltberger’in eserinin Augsburg 1477 ve Frankfurt 1554 baskılarından,
Desenler, Schiltberger’in eserinin Augsburg 1477 ve Frankfurt 1554 baskılarından,
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder