Vaktiyle İstanbul'da Fransızca olarak
yayınlanan "Hamenora" adlı Yahudi dergisinin 1934 yılına ait
10-11-12'nci sayısında (üç sayı birlikte basılmış) Profesör Abraham Galanti'nin
"Samsun (Amisus) Yahudileri"
başlıklı yazısını okurken şu cümleler dikkatimi çekti: "1899'da
(Tiempo gazetesi, 1. 12. 1899) Samsun'da uzun zamandan beri ikâmet etmekte
bulunan üç Yahudi ailesi varmış. Ayrıca bir düzine bekâr Yahudi ve altı kişi
kadar hammallık yapan Kürt Yahudisi varmış ki, bu sonuncular Yahudi
bayramlarını kutlamak için kendi memleketlerine dönerlermiş. Hâlen İstanbul'da
bulunan Üstad Moiz Zeki Albala, o tarihte Samsun Ticaret Odası başkanıymış, bu
bilgileri ondan almış bulunuyorum. Bu zat, teşebbüs edilmediği için orada bir
Yahudi teşkilatı bulunmadığını, (Yahudi) Kürt hammallara, daha iyi geçinmek
için aileleriyle birlikte niçin Samsun'a yerleşmediklerini sormuş, onlar da
İbranice olarak, "Burada ne sohet, ne de Yahudi mezarlığı var, bu yüzden
Samsun'a temelli yerleşmiyoruz" demişlerdir."
Galanti'nin yazısındaki "Kürt
Yahudiler" tâbirinin üzerinde ne kadar durulsa yeridir. Sabatay Sevi ile
ilgili bin sayfalık ilmî bir araştırma yapıp yayınlamış olan Scholem de
"Kürt Yahudiler"den bahsetmektedir.
Bilindiği gibi Kürtlerin çoğunluğu
Sünnî Müslümandır. Alevî Kürtler de vardır. Şeytan'a tapan Yezidîler Kürt
müdür?
Peki Galanti'nin, bundan bir asır önce
hamallık yaptıklarını yazdığı Kürt Yahudiler yahut Yahudi Kürtler kimlerdir?
Üstad Moiz Zeki Albala'ya İbranice cevap veren bu dindar Kürt-Yahudileri
cemaatinin sayısı ne kadardı? Bu Kürt-Yahudiler ne olmuşlardır? Uçup
gitmediklerine, nesilleri tükenmediğine göre şimdi ne yapmaktadırlar?
Anadolu'muz gerçekten bir ırklar ve
alt-kimlikler meşheridir. İşin uzmanı değilim ama bizde şu anda Kafkasya
kökenli yirmi otuz kadar kavim bulunmaktadır. Yirmi kadar da Balkan kökenli
grup bulunuyor. Başka yerlerden gelme on on beş kavim daha olsa, yekûn elliyi,
altmışı bulur. Hamşin taraflarında hâlâ bozuk bir Ermenice ile konuşan
vatandaşlarımız bulunuyormuş. Yine doğu Karadeniz taraflarında Rumca konuşan
köyler varmış.
Türkiye'de resmen 26 bin Musevî-Yahudi
vatandaşımız yaşıyor. Gerçek rakam daha düşüktür, çünkü başka ülkelere olan
Yahudi göçü, buradaki cemaati eritip durmaktadır.
Dışı Türk ve Müslüman, içleri Yahudi
olan Sabataycıların sayıları ne kadardır? Bunu Allah'tan başka kimse bilemez.
Çünkü Sabataycılık gizli ve esrarlı bir cemaattir.
Galanti'nin bahsettiği Kürt-Yahudiler
şu anda, Sabataycılar gibi zâhiren Müslüman mı görünüyorlar? Tahmin ederim ki,
artık hammallık yapmıyorlardır. Çocuklarını okutmuşlar ve toplum içinde yüksek
mevkilere geçirmişlerdir. Peki, bizdeki
Kürtçü hareket içinde bu Yahudilerin yeri, gücü, tesiri nedir?
Yıllardan beri Müslüman cephenin
kodaman, kocaman, ileri gelen, para babası önder şahsiyetlerine, bir "Türkiye
Yahudilerini ve Sabataycılarını Araştırma Enstitüsü" kurulmasını teklif eder dururum. Söylemeye hâcet yok ki,
bu teklifim hiç ilgi görmez. Bizim baronların hiç işi kalmadı da böyle bir ilmî araştırma
müessesesi kuracaklar!.. Ülkemizde birkaç adet gizli istihbarat teşkilatı vardır.
Bunlardan birinin Müslümanlarla ilgili seksiyonunda Yahudi eleman
kullanılmaktadır. Kendileri Yahudidir ama, rol icabı Müslüman görünüyorlar ve
islâmî hareketin, siyasal İslâm'in içine sızarak vazifelerini yapıyorlar.
Türkçülük, Türk milliyetçiliği
hususunda yakın tarihimizde Moiz Kohen adlı Yahudi'nin yaptıkları
unutulmamalıdır. Bu adam, buram buram Oğuz Türkü kokan Tekin Alp takma adıyla
kitaplar çıkartmış, hattâ bunlardan
birine, "Kahrolsun Şeriat!" Başlığını taşıyan büyük bir bölüm koymuştur. On-onbeş yıl kadar önce
Başbakanlık başdanışmanlarından birinin, Türk ve Müslüman ismi taşıyan gayr-i
müslim bir vatandaş olduğunu herkes bilmez. Yanlış anlaşılmasın, ben gayr-i
müslimlere böyle makamlar teslim edilmesin demiyorum. Ehliyeti ve liyâkati varsa
elbette tâyin edilmelidir. Ancak hakikî ismini gizlememek şartıyla.
Şu hususu da belirteyim ki, hal-i
hazırda ülkemizin değerli düşünürlerinden olan Etyen Mahcupyan'a, benim elimde
imkân olsa devletin yüksek kademelerinde bir hizmet veririm. Laik bir
cumhuriyette din tefriki yapılmaz.
Ahmet Vefik Paşa, Bulgaristanlı bir
Yahudi ailesine mensuptur. Sadrıazam Yusuf Kâmil Pasa da Yahudi kökenlidir.
Yüksek mevkilere çıkmış Sabataycı Yahudilerin listesini versem şaşkınlıktan
dilinizi yutarsınız.
İspanya'dan koğulan Yahudileri bu
ülkeye, veli lâkabını taşıyan dindar padişah İkinci Bayezid kabul etmiştir.
Teolojik açıdan aramızda büyük ihtilâflar bulunmasına rağmen, dünyevî barış
planında Yahudileri biz Müslümanlar korumuşuzdur. Yahudiler Osmanlı
Müslümanlarının sayesinde dillerini, dinlerini, kimliklerini koruyabilmişlerdir.
Biz yine sadede gelelim: Bundan yüz
sene önce Samsun'a hamallık yapmaya gelen, dinî bayramlarında memleketlerine
dönen, Samsun'da "Sohet ve Yahudi mezarlığı olmadığı için" devamlı
oturmayan Kürt-Yahudiler şimdi ne yapmaktadır? Kürtçü hareketi onlar mı sevk ve
idare ediyor? Devletin yüksek makamlarında bu cemaatten kimler bulunuyor?
Bu soruların cevaplarını bulmak ve
bilmek için ilmî araştırma merkezleri, uzmanlar, istihbaratçılar gerekir.
Köylü, gecekondu, varoş kültürlü İslâmcılar böyle çalışmalar ve araştırmalar
yapamaz. Kapasiteleri yetmez. Bu işleri yapmak için hem maddî imkân; hem de
beyin gücü gerekir. Müslüman kesimde birinci faktör vardır, ikincisi yoktur.
http://www.bhdhaber.com/yazar.asp?yazarid=33&yaziid=701
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder