Milletlerin hayatındaki tarihi olayların doğru
anlaşılmasında, olayların kahramanlarının kişiliklerinin ve kimliklerinin
objektif olarak analiz edilmesi önemlidir. Çünkü genç nesiller bu kahramanları
örnek alarak yetişir. Kendi kimliklerini ve kişiliklerini bulur. Böylece millet
olma ve varolan milletin varlığını sürdürmesi gerçekleşmiş olur. Türk
milletinin tarihinde de millet hayatının devamlılığı için büyük kahramanlar ve
önemli değerler vardır. Şüphesiz bunlardan birisi de daha iyi tanınmasına
yardımcı olmayı amaçladığımız kuvayımilliye önderlerinden Canbulatoğlu Ekrem
Bey'dir.
Çalışmamızda; mütareke sonrası Canik Sancağı'nın
durumunun kısa bir değerlendirmesini yaptıktan sonra Ekrem Bey'in öz geçmişini
ve bölgesinde yaptığı faaliyetlerini ortaya koymaya çalışacağız. Canbulatoğlu
Ekrem Bey'in Biyografisi Kafkas Vubıh kökenli kuvayımilliye önderi Canbulatoğlu
Ekrem Bey, 1864 Büyük Kafkas Çerkez sürgününde Vubıh (Bugünkü Soçi) bölgesinden
sürülerek Samsun'a gelen ve Kavak nahiyesine bağlı Karlı köyünü kurarak yerle-
şen Vubıhların Kamlat Berzeg soyundan gelen bir ailenin çocuğudur. H.1303
(1887) yılında Karlı köyünde doğdu. Canbulat Bey'in oğludur. Annesi Kafkasya
doğumlu Zabıthan'dır. Mütareke Dönemi'nde Samsun-Amasya-Tokat bölgesindeki
Müslüman köylerine saldırıda bulunan siyasi ve yağmacı Rum-Pontus çetelerine
karşı verdiği mücadele ile tanındı. Türk halkının takdirini kazandı. Kavak
nahiyesindeki Kafkas-Çerkez köylerindeki gençlerden oluşturduğu 200 kişilik
süvari birliğiyle, dönemin Samsun Mutasarrıfının da desteğini alarak Rum-Pontus
çetelerine, Samsun ve Merzifon'a geçen İngilizlere karşı mücadelelerde bulundu.
IX. Ordu Müfettişliği görevi ile Samsun'a gelen
Mustafa Kemal Paşa buradaki çalışmalarını tamamlayıp karargâhı ile birlikte
Havza'ya geçerken Kavak'ta Canbulatoğlu Ekrem Bey ile görüştü. Bölgedeki
Rum-Pontus çetelerine karşı verdiği mücadelesinde ona destek verdi. Ekrem Bey
22 Temmuz 1919 günü arkadaşları ile birlikte devletin resmi postasına refakat
ederek Erbaa'ya giderken Lâdik bölgesinde yolunu kesen Rum-Pontus çeteleri ile
yaptığı çatış- ma sırasında şehit oldu. Naaşı köyü "Karlı"ya
defnedildi. Canbulatoğlu Ekrem Bey'in Faaliyetleri Canbulatoğlu Ekrem Bey
hakkındaki bilinen en eski kayda 23 Mayıs 1326 (5 Haziran 1910) tarihli Samsun
Aks-ı Sadâ gazetesinde rastlanılmaktadır. Gazetede Samsun'da yapılacak olan
Gureba Hastanesi yararına düzenlenen at yarışına Kavaklı Ekrem Bey adıyla
katıldığı ve birinci sınıf yarışta birinciliği "Perişan" adlı atı ile
kazandığı belirtilmektedir. Ayrıca yapılacak hastane için yardımda bulunanların
isimleri arasında 108 kuruşluk yardımla Kavaklı Ekrem Bey'in de adı
geçmektedir.
Aynı zamanda at yarışının mükâfatı olan beş bin
kuruşun Kavaklı Ekrem Bey tarafından iane sandığına bağışlandığı ifade
edilmektedir. Canik Sancağı'ndaki silahlı ilk Rum-Pontus ayaklanması Balkan
Savaşları esnasında baş gösterdi. I. Dünya Savaşı ile birlikte ivme kazandı.
Sancaktaki Rum-Pontus çetelerinin yoğun tedhiş faaliyetlerine karşı bölge
halkının da silahlanıp kendi güvenliğini sağlamaktan başka çaresi kalmamıştı.
Kavak nahiyesinde de Türk ve Rum köyleri karışık olarak bulunmaktaydı.
Aralarında herhangi bir problem olmadan yaşamaktayken Osmanlı Devleti'nin I.
Dünya Savaşı'ndan mağlup ayrılmasıyla iyi olan ilişkiler bozulmuş, can ve kan
düşmanı olmuşlardı. Bölgedeki bu gelişmeler karşısında Canbulatoğlu Ekrem Bey,
Çerkez köylerinin cesur ve vurucu gençlerini etrafında toplayarak bölgenin ilk
kuvayımilliye gücünü oluşturup Rum-Pontus çeteleri ile mücadeleye başladı. Son
derece yiğit ve vatansever olan Ekrem Bey'den Canik Mutasarrıfı Kemal Bey'e
bahsedilince Kemal Bey onu Samsun'a davet ederek gizlice silah ve asker
yardımında bulunur. Kısa zamanda 40-50 kişiden oluşan kuvvetini 200 atlıya
çıkarıp bölgesinde beyaz elbiseler içinde beyaz at ile Rum-Pontus çetelerinin
korkulu rüyası hâline geldi. Milli bir kahraman oldu. Ekrem Bey'in Mutasarrıf
tarafından desteklendiğinin Rumlar tarafından öğrenilmesi üzerine Metropolit
Germanos şikâyette bulunmak için Mutasarrıfı birkaç defa ziyarete gelir. Kemal
Bey, Metropolit'in hangi amaçla geldiğini tahmin ettiğinden onu kabul etmeyerek
her defasında bir bahane ile savuşturur. Daha sonra Metropolit III. Ordu
Komutanı Vehip Paşa'ya başvurarak Mutasarrıfın azledilerek Samsun'dan
ayrılmasına neden olur. Fakat Metropolit'in bölgedeki faaliyetleri ve
yardımları engellemeyi amaçlayan düşüncesi başarılı olmaz. Çünkü Ekrem Bey
Rum-Pontus çeteleri üzerindeki baskı ve sindirme mücadelesini daha da
arttırarak devam ettirir.
Ekrem Bey aynı zamanda Samsun-Kavak ve Merzifon
yolunun güvenlik altında olmasına çabalıyordu. Rum çetelerini bu bölgelere
yaklaştırmıyordu. Çünkü Samsun'dan ayrılan birinin bir köye veya Anadolu'nun
içlerine gidebilmesi, yollar Rum çeteleri tarafından kesilip baskın
yapıldığından, bir mucize hâline gelmişti. Böyle durumlarda yolcular toplanıp
Ekrem Bey'in himayesinde yola çıkıyorlardı. Bununla beraber devletin resmi
posta arabasının Erbaa'ya gidiş ve Erbaa'dan gelişine de korumalık yapıyordu.
Yani bölgenin yol emniyeti Ekrem Bey'den sorulmakta idi. Hatta Mart 1919
başlarında Samsun-Kavak arasında posta refakatinde bulunan Ekrem Bey'e Rum
Çeteleri tarafından saldırıda bulunulacaktır. Mutasarrıf Ethem Bey Dâhiliye
Nezaretine çektiği telgraf ile olaya sebep olan Rum çetelerinin isimlerinin
tespit edilip takip edildiklerini bildirecektir.
Canik Sancağı dâhilinde bazı yerel idarecilerin ve
özellikle Ekrem Bey'in faaliyetlerinden rahatsız olan Metropolit Germanos resmi
makamlara müracaatta bulunarak bazı iddialar ileri sürecektir. 11 Mart 1919'da
Dâhiliye Nezaretine gönderdiği yazı ile Mutasarrıf Ethem Bey'in Türk köylerini
silahlandırarak Rum ahaliye saldırttığını ileri sürüp Kavak ve çevresinde
faaliyet gösteren Ekrem Bey'den duyulan rahatsızlığı dile getirilecektir. Bu
defa 20 Mart 1919'da Sadarete yapılan başvuruda, Türk halkının örgütlendirilip
silahlandırıldığı şikâyetinde bulunulduğu gibi firar eden Teğmen Hamdi Bey'in
bölüğündeki askerlerle birlikte dağ- larda tahkimat yaptığı, ardından Ekrem Bey
ile birleşerek Rum halkının katledildiği iddiasında bulunulacaktır. 26 Mart
1919 tarihinde de Rum Patrikhanesine çekilen telgrafla bazı İslam köylerinin
silahlandırıldığı ve askeri eğitim yaptırıldığı iddiasıyla Ekrem Bey şikâyet edilecektir.
Metropolit Germanos'un şikâyet ve iddialarına karşı Hükümet, Mutasarrıf Ethem
Bey'den gelişmeler hakkında açıklama istedi. Bunun üzerine Mutasarrıf 1 Nisan
1919'da Dâhiliye Nezaretine bir telgraf çekerek Ekrem Bey'in bir çeteci değil
Samsun-Havza postasının emniyetini sağlayan ve ara sıra eşkıya takibi yapan,
askeri birliklere rehberlik hizmeti veren güvenilir birisi olduğunu bildirdi.
Ayrıca Ekrem Bey'in savaş yıllarında bölgedeki
Rum-Pontus çetelerine karşı yürütülen mücadelede önemli hizmetler verdiğini ve
Metropolit Germanos'un geçmişe yönelik bir hesaplaşma içinde olduğunu belirtti.
Canik Sancağı'ndaki yerel yöneticileri ve yapılan direnişi sindirmeyi amaçlayan
bu çırpınışlar, aynı zamanda mütarekenin 7. maddesini uygulamaya yönelik
işgalci İngiliz destekli Rum-Pontus feveranlarıydı. İngilizler, Samsun'a asker
çıkardıktan sonra çoğunluğu Hintli askerlerden oluşan 100 kişilik birliği
Merzifon'a gönderdiler. Başlarında İngiliz subayları bulunan bu birlik Çakallı
mevkisine geldiği zaman kendilerini dikkatle takip eden Ekrem Bey ve adamları
birden karşılarına çıkıp onlara dur emri verdi. İngilizler şaşırırlar. Kim
hangi cüretle karşılarına çıkabilir ve kendilerini durdurmaya yeltenebilirdi?
Hemen silahlarına davranmaya kalkarlar. Ama pusuda bekleyen Ekrem Bey'in
adamları anında ateşe başlayınca duraklayıp beyaz mendillerini sallayarak
teslim olduklarını bildirirler. Ekrem Bey için gerekli olan silah ve cephane
olduğundan bunlar hemen toplanır ve askerler de esir alınır. Bir avuç Kuvay-ı Milliye
askerine teslim oldukları anlaşılınca bu durum birliğin başında bulunan İngiliz
Yüzbaşının çok zoruna gider. Haziran 1919 ortalarında buna benzer bir olay daha
yaşanır. İngiliz Yüzbaşı Hurst, Kavak bölgesinde bir Türk çetesi tarafından
ayakkabılarına varıncaya kadar soyulur. Bu olayı öğrenen İstanbul'daki İngiliz
işgal komutanlığı gururlarının kırıldığını düşünüp Hurst'un yerine Yüzbaşı
Perring'i askeri temsilci olarak görevlendirerek İngilizlerin kırılan gururunun
düzeltilmesini ister. Canik sancağındaki İngiliz destekli Rum-Pontus çetecilere
karşı Kuvay-ı Milliyecilerin verdikleri mücadeleler, özellikle de Samsun-Kavak
ve Havza bölgesindeki Ekrem Bey'in faaliyetleri İstanbul'daki İngiliz Fevkalade
Komiserliğini harekete geçirdi. 21 Nisan 1919'da Osmanlı Hükümetine İngiliz
Amirali Carthrop imzasıyla gönderilen mektupla, Türklerin sebep olduğu
bölgelerdeki asayişsizliğin giderilmesi istendi. Bunun üzerine Hükümet
Anadolu'da birtakım müfettişlikler oluşturdu.
Bunlardan IX. Ordu Müfettişliğine de Mirliva
Mustafa Kemal Paşa'yı atadı. Mustafa Kemal'in Samsun'a Çıkışından Sonra
Canbulatoğlu Ekrem Bey'in Faaliyetleri Mustafa Kemal Paşa'nın Samsun'a
çıkmasıyla Milli Mücadele Dönemi başlamış oldu. Paşa, Harbiye Nezaretine 22 Mayıs
1919'da gönderdiği ilk raporunda; İngilizlerin desteğini alan Metropolit
Germanos'un yönettiği Rum çetelerinin siyasi bir amaca hizmet ettiklerini, otuz
üçü sancak merkezinde üçü Çarşamba'da, ikisi Bafra kazasında olmak üzere toplam
elli sekiz çetenin var olduğunu bildirdi. Dolayısıyla Rum-Pontus çetelerinin
varlıkları resmi olarak belgelenmiş oldu. Böylece bu çetelerle daha organize
şekilde mücadele edebilmek için halk bilinçlendirilerek, teşkilatlar kurularak
yeni bir döneme girildi.
Canbulatoğlu Ekrem Bey de Mustafa Kemal Paşa ile
tanışıp onun emrinde mücadelesine devam etti. Samsun'daki çalışmalarını
tamamlayan, Mustafa Kemal Paşa 25 Mayıs'ta Kadıköy, İlyasköy ve Kışla yoluyla
şehirden ayrılarak Anadolu'nun içlerine doğru karargâhı ile birlikte harekete
geçti. Bölgenin Rum çetelerin baskınlarından korunması ve yolun güvenliği
sadece Canbulatoğlu Ekrem Bey tarafından sağlanıyordu. Mustafa Kemal ve
karargâhının da Mahmur Dağı'nı geçişlerinde onun önemli rolü olmuştur. Ekrem
Bey Samsun'un iç bölgelerle olan yol güvenliğini sağladığı gibi sancak
merkezinde toplanan yolcuların iç bölgelere intikallerini ve iç kısımlardan
Samsun merkeze gelmek isteyen yolcuların güvenli bir şekilde şehre ulaşmalarını
da sağlıyordu.
Mustafa Kemal ve karargâhı Mahmur Dağı'nı aştıktan
sonra geçtikleri köylerde ve konakladıkları yerlerdeki halkı dinleyerek,
onlarla dertleşerek ve memleketin içerisinde bulunduğu durumdan onları haberdar
ederek yol güzergâhı üzerindeki Çakallı'ya ulaşırlar. Buradan mevsimin bahar
olması münasebetiyle tarlalarda çalışan, çift süren köylü vatandaşlarla
selamlaşıp mevcut durum hakkında onların düşüncelerini öğrenip onlara bilgi
vererek Kavak nahiyesine gelirler. Mustafa Kemal ve karargâhı misafir
edildikleri müdürlük binasında bir süre dinlenirler. Bu durumu öğrenen halk,
müdürlük binasının önünde toplanır. Bunlar arasında; Aziz Bey, Akaloğlu Yusuf,
Canbulatoğlu Ekrem Bey, Nahiye Müdürü gibi eşraftan insanlar hazır bulunur.
Topluluğu gören Mustafa Kemal eşrafı yanına çağırarak onlarla sohbet eder. Bu
sohbet sırasında Canbulatoğlu Ekrem Bey Mustafa Kemal'e "İki yüz atlı ile
emrinizdeyim Paşam!" der. Mustafa Kemal, sohbetin sonunda Kavaklılara
"Siz bir müdafaa cemiyeti kurunuz. Bana da malumat veriniz." diyerek
halkla vedalaşıp karargâhı ile birlikte Havza'ya doğru yola çıkar.
Canbulatoğlu Ekrem Bey, Mustafa Kemal'le yaptığı bu
görüşme sonrasında da bölgedeki Rum-Pontus çetelerine karşı mücadeleyi iş
birliği içerisinde sürdürür. Samsun-İç Anadolu yolunun güvenliğini kontrol
altına alıp Rum çeteleri bölgeye yaklaştırmayarak Samsun ile Merzifon
arasındaki hâkim konumunu korur. Mustafa Kemal Paşa'nın Havza'daki
faaliyetlerinden biri de Diyarbakır Bölgesi'nden toplanan 31.333 süngü kolu,
198 makineli tüfek ve 26 top kamasının Samsun üzerinden İstanbul'a gönderilmesi
sırasında Havza'da Kuvay-ı Milliyeciler tarafından el konularak milli
mücadeleye kazandırılması olmuştu. Bu cephane Ekrem Bey tarafından Hacılar Dağı
dolaylarında kafilenin önü kesilerek ele geçirildi. Ustaca bir plan dâhilinde,
söz konusu silahların Mustafa Kemal'e teslimi sağlandı. Bölgesinde, halkın
devamlı hizmetinde olan Ekrem Bey, Temmuz 1919'da her zamanki gibi devletin
resmi postası ile Rum çetelerinin saldırılarından korkan yolcularla birlikte
Erbaa'ya gitmek üzere yola çıktı. Fakat Lâdik bölgesine geldiğinde Rum-Pontus
çeteleri tarafından pusuya düşürüldü. Girdiği çatışma esnasında 22 Temmuz
1919'da şehit edildi.
Ruhu şad olsun.
Yrd. Doç. Dr. Selim Özcan
23.12.2015
Yrd. Doç. Dr. Selim Özcan Amasya Üniversitesi
Eğitim Fakültesi İlköğretim Bölümü - Amasya
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder