Bonnie Bee diyor ki;
Bursa'da eski bir cami avlusu, küçük şadırvanda şakırdayan su.
Orhan zamanından kalma bir duvar, onunla bir yaşta ihtiyar çınar.
Eliyor dört yana sakin bir günü, bir rüyadan arta kalmanın hüznü…
A.H.Tanpınar
Öğr.Gör.Yasemin Şimşek
Bursa… Bu kenti gerçekten çok severim. Sokaklarında gezinirken kaybolsam, Konya’da Hacı Veyiszade Camii bana nasıl yol gösterirse, Ulu Cami de hep pusula görevindedir, bilirim.
Evet, bu kentin tarihi dokusu sarıp sarmalar, caddelerinde yürürken dar uzun yolları sizi mutlaka bir hana ya da bir kütüphaneye ulaştırır. Tanpınar dizelerinde olduğu gibi, mutlaka koca bir çınar yokuşun başında sizi bekler.
Fakat, Bursa’nın ayrı bir tadı vardır benim için… Samsun’un Beylik köyünden kopup gelinen, Fikret’le başlayan ve Ayşe'yle devam eden uzun bir öyküyü barındırır içerisinde.
Hemen hemen hepimizin bir eşi, dostu, bir akrabası başka başka kentlere, sizden çok uzak yerlere içinizden kopup gitmişlerdir. Tanımadıkları bu kentin terminalinde başlamıştır öyküleri. Bazen buna sebep üniversite eğitimi olmuş, bazen asker olmuş gitmiş, bazen o kentte evlenip gitmiş, bazen de sebep tamamen yeni bir başlangıç isteği olmuştur. Artık yeni bir kentte yeni bir başlangıç yapmışlardır.
Yeni yeni olgular, insanlar, konu komşu, iş, güç, bir bakmışsın evlenmişler ve geride bıraktıkları, kopup gelinen şehir artık misafir olma tadındadır. Artık gözleyip dururuz yollarını, ne zaman gelirler bilinmez…
Not: Gülsemin, Hakan ve bebeler her hafta sonu olduğu gibi yine beraberdik. (Bir yandan bebelerin peşinde koştururken bir yandan da telefona cevap verme başarısı.) Doktor, Bursa’dan selam yolluyordu Samsun’a. Bir çift selam da bizden olsun! Şükranıma, doktoruma, Şevkinazıma… Şükriyemize, Mehmet Ağabeyimize… Ahmet Ağabeyimize… Fikriyemize… Bilcümle Tahtakale esnafına, Ahmet Ağabeyimize…
Tüm dostlarımıza Samsun’dan selam olsun!
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder