30 Kasım 2007 Cuma

“Samsun” Cumhuriyet demektir.




Markalaşmanın değişik boyutlarından bir resmigeçittir Samsun. Bir gün batımı. Bir akşamüstü en gözde yerlerdeki dört ayaklı masasında geleceğin konuşulduğu kenttir Samsun. Samsun bir markadır, markalaşmanın daha bilinmediği ‘Fi’ tarihinden bu yana. Samsun bir kara yazgıdır, Kara Samsun markasını bir türlü ıslak mintanının yakasından atamamış. Bir türlü bu ‘KARA’ yı unutamamış. Samsun bir Kurtuluş’un, bir başkaldırının, bir yeni yazgının ilk adımının marka kentidir aslında. Bir Cumhuriyet’in ilk markasıdır. İlk şahlanışı dünyaya, Türkiye Cumhuriyeti’nin. O halde yeni bir marka aramaya gerek var mı Samsun’a?

Aslında bunu tartışmanın bile yanlış olduğunu düşünüp, Akdeniz’den yetişmeye çalıştığım sesimle, "Aramayı bırak, Marka’ya bak" demek istiyorum. Samsun Türkiye Cumhuriyeti kentlerinin içinde ilkliğini ve özelliğini hiçbir zaman kaybetmeyen ve kaybetmeyecek olan bir kenttir. Bir şahlanış, bir uyanıştır. Ama siz bununla ilgili kentte çalışmalar yapmazsanız, yeni bir marka aramaya kalkarsınız ki, o zaman da Mehmet Yazıcı’nın yazdığı gibi, "Teksas" olur markanız...

Samsun’u öz markasından uzaklaştıran ana unsurları sıralamak başta. Sahipsizliğin her dönemde hüküm sürdüğü 19 Mayıs kentinde yeni bir markalaşmaya gitmeye çalışırsanız karşınıza çıkacak olan veriler Yazıcı’nın yazdığından öteye gitmez. Çünkü, siz markalaşmayı, farklı algılıyorsunuz. Samsun yeni bir ürün değildir. Bakmayın siz hızla Samsunluluk bilincinin tüketilmesi yönündeki çalışmalara...

Samsunluluk ruhunun markalaştırılması için zaman zaman bir ivme içine giren başta SAMSEV ve diğer sivil toplum örgütleri ne yazık ki, bu kentte sadece horlanmış, itilip kakılmış, ölümleri için çoktan fetva kararları verilmiş, aslında olmazsa olmazlarımızdır.

Ama bunları kime nasıl anlatacaksınız. "Hal esnafı sana minnetlerini sunar" ilanlarının Samsun’daki
hangi kültürel amaca hizmet edebileceğini inanın kaç gündür bulabilmiş değilim. Bulabileceğimi de sanmıyorum.

Kentleşmeyi, kocaman beton binaların yükseltilmesi, hızla yeşil alanların yok edilmesi, oturduğu koltuklardan kalkmasını bilmeyen ilahi yöneticilerin çoğalması gibi algılıyorsanız Samsun bu konuda geçmişinden çok daha fazla ivme kazanmış bir kenttir.

Kültür ve sanat’ın adının anılmasının bile hemen hemen suç sayılacağı bir kent, markalaşmasını eğer yeni versiyonlarda aramaya kalkmışsa, o kentte güneş batmaya yüz tutuyor demektir...

Gelişmeyi "sat, kirala ve yok et" olarak kendisine ilke edinmiş bir düşüncenin Samsun’daki versiyonu, kente kazandıracağı yeni kültürel alanların olmadığını her alanda dile getirip, "Nasıl olsa seçilmişim, bir iki dönem daha bu hızla giderim" düşüncesini kendisine markalaşmak olarak seçmiş ise!İşte o zaman tehlike başlamıştır. Hatta vücuda bir virüs gibi girmiştir bu düşünce. Ve tüm organları yok etmenin ince hesaplarını yapmaktadır karanlık düşünceler arkasında.

Samsun altı harflik bir kent değildir. Samsun Türkiye’nin herhangi bir ili, elli beş plakanın sahibi değildir...

Samsun, bir ulusun yeniden uyanışının ilk fotoğrafının çekildiği kenttir.

Samsun, bugün üzerinde özgürce yaşadığımız, düşüncelerimizi karşılıklı paylaştığımız bir cumhuriyetin ilk basamağıdır.

Samsun, nereden gelirse gelsin Cumhuriyete karşı gelecek bir tehlikeye karşı ilk yumruğun atılacağı, ilk merminin sıkılacağı kenttir.

Samsun bir cumhuriyet markasıdır.
Zira samsun, Cumhuriyet demektir…
  
Ali ORHAN / GURBET KUŞU

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder