Büyük Cami İnşa Ediliyor.
İlimizin simge eserleri arasında önemli bir yer teşkil eden Büyük Cami'nin tarihi hakkında tüm resmî ve gayr-i resmî yayınlarda şu ifadelere yer verilmekedir: "Ulu Camii, Hamidiye Camii, Valide Camii gibi çeşitli adları vardır. 9 Eylül 1884’de Batum’lu Hacı Ali tarafından yaptırılmış, Sultan Abdülaziz’in annesi tarafından onarımı yapılmıştır."
Fakat İlginçtir, Sultan Abdülaziz'in annesi olan Pertevniyal Valide Sultan, bu tarihten evvel yani 5 Şubat 1883 tarihinde vefat etmiştir. Batum'dan Çarşamba'ya göç etmiş bir tüccar olan Hacı Ali Ağa ise, Osmanlı Arşivi kayıtlarında, bu caminin inşaatına yapmış olduğu 120 kuruşluk yardımdan başka 1910 senesinde Çarşamba kaymakamıyla aralarındaki bir sorun sebebiyle yer almıştır. Bununla beraber her iki ismin camii ile birlikte anılmalarına sebep teşkil edecek başka durumların olması gerektiğini düşünüyorum.
Samsun'da büyük bir camiin yapılması fikri resmî olarak ilk defa 1863 yılında Sultan Abdülaziz tarafından Anadolu Canib-i Yesarı (Anadolu'nun Sol Tarafı) Müfettişliği ile görevlendirilen Ali Rıza Paşa tarafından dile getirilmiştir.
Ali Rıza Paşa, burası hakkında İstanbul'a yazdığı raporda, Samsun'un son yıllarda hem imar hem de nüfus açısından gelişmekte olduğunun gözlendiğini, bu bakımda iki minareli, kesme taştan büyük bir caminin de ihtiyaç haline geldiğini söylemekte, bunu şehirde yaşayan Müslümanların yanı sıra şehrin kalkınmasına katkıda bulunacağını düşünen gayrimüslimlerin de dile getirdiğini söylemekteydi.
Paşa, bu raporunda caminin yeri hakkında da aynen bu günkü yerini tarif etmekteydi. Rapora cevap olarak sadrazamlık makamından Anadolu Cânib-i Yesar-ı Müfettişliğine gönderilen yazı da ise bu düşüncenin "pek becâ" (yerinde) bulunduğu söylenerek, yalnız padişah adına henüz İstanbul'da iki minareli bir cami yapılmamış olduğundan cami için keşif defteri hazırlanırken minare sayısı hakkında herhangi bir görüş belirtilmemesi istenmektedir [Bak: Başbakanlık Osmanlı Arşivi (BOA), Sadaret Mektubi Kalemi (A. MKT. MHM), 274/45]. Bilindiği gibi Osmanlı döneminde iki minareli camiler sadece padişah ve ailesi adına yapılabilmekteydi. Bu camiin inşaât masraflarında kullanılmak üzere kale civarındaki devlete ait bazı arazilerin satılması da kayıtlarda mevcuttur (BOA., A.MKT.MHM., 284/37).
Bu iki belgenin dışında 1873 senesine kadar arşiv kayıtlarında Samsun Büyük Camii hakkında herhangi bir belgeye ulaşamadım. Bununla beraber sonraki birçok belgede 1870 yangınında Samsun Cami-i Kebiri'nin (Büyük Cami) de yandığından bahsedildiğine göre, cami inşaatı gündeme gelmesinin akabinde kısa sürede tamamlanmış olmalıdır. Muhtemel ki Pertevniyal Valide Sultanın, camiye ismini verdirecek katkıları da bu dönemde gerçekleşmiş olmalıdır.
Mayıs 1873 tarihinde Sadrazamlık makamından Maliye ve Evkaf (Vakıflar) Nezaretleri (bakanlıkları)'ne yazılan bir yazıda ise, Samsun'da 1870 yılında yaşanan büyük yangında, kale içindeki Cami-i Kebir'in de yanmış olduğu, bu camiin kendine mahsus vakfı ve geliri de olmadığından masraflarının hazine tarafından tesviyesi ile padişah adına kesme taştan bir cami yapılmasının umum ahali adına gönderilen bir dilekçe ile talep olunduğu belirtilmektedir (BOA, A. MKT. MHM., 455/9). Bundan yaklaşık bir ay sonra yine Sadaretten, Maliye ve Evkaf Nezaretleri ile Canik Mutasarrıflığına yazılan bir yazıda cami inşaatının "kış gelmeden arkasının alınması" vurgulanmaktadır (A. MKT. MHM. 455/55).
Ne var ki Samsun Cami-i Kebiri'nin inşaatı üzerine çok karlar yağmış, aradan dokuz yıl geçmiş olmasına rağmen arkası hâlâ alınamamıştır. 1892 yılına gelindiğinde bütün gelirler tükenmiş fakat cami inşaatının sadece dört duvarı ve son cemaat yeri tamamlanabilmiştir. Gelir gider hesabı da halka arz edilmediği için zihinlerdeki kuşkular oluşmuş ve yeni bir yardım kampanyası da bu yüzden başlatılamamıştır.
Nihayet Samsun sancağının da kendisine bağlı olduğu Trabzon Valisi duruma el koymuştur. Samsun Redif Kumandanı Ferik Hüseyin Fevzi Paşa'nın başkanlığı altında bir komisyon kurularak durumun incelenmeye tâbi tutulmuştur. Çıkan netice maalesef ki üzücüdür; muamelelerin baştan sona kadar suistimal içinde yürütüldüğü ortaya çıkmıştır. Gerek devlet tarafından yapılan ana ödeme ve gerekse ahali yardımların da birçok kayıplar tespit edilmiştir.
Ancak yarım bırakılmasının uygun olmayacağı ve aynı zamanda padişahın adına da yakışmayacağı gerekçesiyle Trabzon Valisi Sırrı Paşa, bundan sonra gerekecek olan meblağın Samsundaki vakıf köyleri öşür bedeli (ürünlerden genellikle % 10 oranında alınan vergi)'ne mahsuben Evkaf Nezâreti'nce karşılanmasına dair İstanbul'a yazdığı Haziran 1883 tarihli yazısında, "İslamiyet ve insaniyet adına" müsaade istemektedir.
Vali tarafından İstanbul'a gönderilen bu yazından anlaşıldığına göre cami için o zamana kadar 350 bin'i devlet hazinesinden, 200 bin'i Evkâf Nezareti hazinesinden ve 144.370 kuruşu da ahalinin yardımlarından olmak üzere toplam 700 bin kuruşa yakın para harcanmıştır. Bu harcamalar yazıya iliştirilen bir defterde de ayrıntılı olarak gösterilmiştir. Harcamalar ve o zamanın para değeri hakkında bir fikir vermesi için birkaç örnek vermek gerekirse; dahili döşemeler için 11790 kr., demir kafesler için 8106 kr., iç sıvaları içinse 7323 kr. masraf yapılmıştır. Defterde bu rakamlara ayrıntılı olarak yer verilirken yapılan iş kalemleri de bütün ayrıntıları ile zikredilmiştir. Mesela temel tabanına taş kum ve kireçten oluşan harç dökülmeden önce pelit ağacından kazıklar kakılmış, yine pelitten ızgaralar döşenmıştir. Belgeler arasında camiye ait ayrıca bir de röleve bulunmaktadır (BOA, Y.PRK, 5/101)
Samsun büyük camiinin bitiş tarihi 1884 yılı olarak kaydedilmiş olduğuna göre Trabzon Valisi paşa'nın bu isteği yerine getirilmiş ve bu komisyon tarafından Samsun Cami-i Kebiri tamamlanmıştır. Samsun büyük cami ile ilgili ulaştığım en son tarihli belge ise Haziran 1901 tarihini taşımakta ve Cami civarında ahali çocuklarından Kuran hafızı yetiştirmek maksadıyla yine ahali yardımları ile tamiri tamamlanan iki katlı vakıf mektebinin hizmete girdiğine dairdir (BOA., DH. MKT. 2504/2)
/Mümin YILDIZTAŞ
25.06.2008
myildiztas@mynet.com
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder